YAZARLAR

18 Haziran 2025 Çarşamba, 00:00

Kızıl Düve Ritüeli: Üçüncü Tapınak, Ortadoğu'da Yeni Bir Dönem ve Dini Mirasın Siyasi Yansımaları

Değerli okuyucularımız; bu yazı, Kızıl Düve ritüelinin tarihsel ve dini bağlamını, Üçüncü Tapınak inancını ve bu gelişmelerin bölgesel etkilerini ele almayı amaçlamaktadır. Gelecekteki gelişmeler, bu konunun daha da derinleşmesine ve uluslararası ilişkilerde yeni dinamiklerin ortaya çıkmasına neden olabilecek potansiyele sahiptir!

Kudüs, tarih boyunca hem dini hem de siyasi mücadelelerin merkezi olmuş bir kenttir. Bu çok katmanlı kimliğiyle özellikle Tapınak Tepesi (Haremü’ş-Şerif), Yahudilik ve İslam açısından kutsallığı tartışmasız bir mekândır. Son yıllarda bu alanda yaşanan gelişmeler, sadece dini ritüellerin yeniden canlandırılmasıyla sınırlı kalmamakta; aynı zamanda bölgesel jeopolitik dengeleri doğrudan etkileyen bir dönüşümün işaretlerini vermektedir. Bu bağlamda, Yahudi inancına ait "Kızıl Düve" (Parah Adumah) ritüelinin yeniden gündeme taşınması, Üçüncü Tapınak idealiyle birleşerek Kudüs'te hem dini hem de siyasi yeni bir dönemi başlatabilecek niteliktedir.

Yahudi kutsal metinlerinden Tevrat’ın Sayılar kitabının 19. bölümünde ayrıntılarıyla anlatılan Kızıl Düve ritüeli, Siyonist Yahudilerce, ritüel saflığın yeniden kazanılmasına yönelik bir uygulama olarak tanımlanır. Tamamen kırmızı, kusursuz, boyunduruk takılmamış ve üzerinde hiç leke bulunmayan bu düve, kurban edilip yakılır; elde edilen küller, ölüyle temas etmiş kişilerin arındırılmasında kullanılır (Sayılar 19:1–22).

Ancak bu ritüelin asıl önemi, yalnızca bireysel arınma pratiklerinde değil, Yahudilikte üçüncü bir tapınağın inşa sürecinde zorunlu bir önkoşul olarak değerlendirilmesinde yatmaktadır. Çünkü Talmudik gelenekte, Tapınak hizmetlerinin ancak ritüel saflıkla yürütülebileceği kabul edilir. Bu nedenle Kızıl Düve’nin külleri olmadan bir tapınak inşası, Siyonist Yahudi şeriatına göre imkânsızdır.

Üçüncü Tapınak inancı, Yahudi mesihçilik düşüncesiyle doğrudan ilişkilidir. M.S. 70 yılında Romalılar tarafından yıkılan İkinci Tapınak'ın ardından Yahudi toplumu, tapınağın yeniden inşasını Mesih'in gelişiyle birlikte gerçekleşecek bir mucize olarak değerlendirmiştir. Ne var ki son yıllarda bu mucizevi beklenti yerini, aktif bir inşa çabasına bırakmaya başlamıştır. Özellikle Tapınak Enstitüsü (Temple Institute) gibi Siyonist radikal-mesihçi gruplar, tapınağın Tanrı tarafından değil, insan eliyle yeniden inşa edilmesini savunmakta ve bu amaca hizmet edecek tüm ritüel ve fiziksel altyapıyı oluşturmaya çalışmaktadır (TempleInstitute.org).

Tapınak Enstitüsü'nün Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde işlettiği müzede, Üçüncü Tapınak’ta kullanılmak üzere hazırlanan kutsal eşyaların replikaları sergilenmekte; ayrıca tapınak planları, rahip eğitimleri ve dini kıyafetlerin üretimi gibi somut hazırlıklar da yürütülmektedir.

2022 yılında Tapınak Enstitüsü’nün, ABD’nin Teksas eyaletinden 500 bin dolara beş adet kızıl düve satın aldığı bildirilmektedir. Bu düvelerin Tapınak Tepesi yakınlarında kurban edilerek külleriyle bölgenin "ritüel arındırılması", ardından da Süleyman Mabedi'nin yeniden inşasına zemin hazırlanması hedeflenmektedir (aa.com.tr, fikriyat.com).

Bu girişimler yalnızca dini inançla sınırlı olmayan, aynı zamanda Kudüs’teki statükoyu değiştirmeyi hedefleyen bir stratejinin parçası olarak okunmalıdır. Çünkü Tapınak Tepesi’nde yer alan Mescid-i Aksa, İslam dünyasının en kutsal üçüncü mekânıdır ve bu alanda yapılacak herhangi bir değişiklik, yalnızca İsrail-Filistin ekseninde değil, tüm İslam dünyasında tepki doğurabilecek küresel bir kırılma noktası anlamına gelir.

Kızıl Düve ritüelinin yeniden gündeme getirilmesi, dinî bir temizlik ihtiyacının ötesinde, teolojik gerekçelerle desteklenen bir "kutsal mekâna sahip olma" mücadelesi olarak da okunabilir. Bu durum, bölgesel güç dengelerini doğrudan etkileyen ve dini motivasyonlarla şekillenmiş yeni bir Ortadoğu paradigmasının inşasına işaret etmektedir. Kudüs’te atılacak sembolik bir adım, Riyad’dan Tahran’a, Ankara’dan Kahire’ye kadar birçok başkentte diplomatik ve toplumsal yankılar uyandırabilecek potansiyele sahiptir.

Sonuç: Dini İnançların Jeopolitik Gerilime Dönüşme İhtimali

Kızıl Düve ritüeli, görünürde Tevrat’a dayalı kadim bir temizlik uygulaması gibi sunulsa da, günümüzdeki siyasi ve dini bağlamı içinde çok daha derin anlamlar taşımaktadır. Üçüncü Tapınak inşası fikri, yalnızca Yahudi mesihçiliği değil, aynı zamanda Kudüs'ün mevcut statüsünün radikal biçimde yeniden tanımlanmasını da içeren bir dönüşümü simgelemektedir. Bu bağlamda, dini ritüelin günümüzde bir tür "jeopolitik enstrüman" haline geldiği söylenebilir.

Kudüs merkezli bu gelişmelerin dikkatle izlenmesi; sadece Ortadoğu dengeleri için değil, küresel barış ve çatışma dinamiklerinin geleceği açısından da kritik önemdedir. Ve doğru yönetilmezse 3. Dünya harbine giden yolun başlangıcı olabilir!

Saygılarımla,

Prof. Dr. Ayhan ERDEM
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara DHP Köşe Yazarı

Faydalanılan Kaynaklar:

  • Tevrat, Sayılar 19
  • aa.com.tr, 2022
  • Fikriyat.com
  • TempleInstitute.org
  • Rasthaber.de
  • Fokusplus.com
  • dergipark.org.tr
  • yenisafak.com
  • explore.bryanu.edu

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)