Türkiye’nin şehirleşme, tapu-kadastro, rant düzeni sorunları, deprem gerçeğiyle birleşince toplumsal bir beka meselesi haline geliyor.
Değerli okuyucularımız; bu yazı, Kızıl Düve ritüelinin tarihsel ve dini bağlamını, Üçüncü Tapınak inancını ve bu gelişmelerin bölgesel etkilerini ele almayı amaçlamaktadır. Gelecekteki gelişmeler, bu konunun daha da derinleşmesine ve uluslararası ilişkilerde yeni dinamiklerin ortaya çıkmasına neden olabilecek potansiyele sahiptir!
İnsan garip bir varlık. Daha bebekken elimize oyuncak tutuşturuyorlar, büyüyünce diploma, sonra tapu senetleri, maaş bordroları… Hep sahip olmanın, biriktirmenin peşindeyiz. Oysa bu telaşın sonu hep aynı: Geldiğimiz gibi gidiyoruz. Ne tapular geliyor bizimle, ne paralar, ne de şöhret. Milyonların da olsa, cebinde beş kuruş da olsa, sonuçta beş metrekarelik bir kefene sarılıp toprağa karışıyoruz. "Bu dünyada ölümden başka her şey yalan."
Türkiye’de son yıllarda hayat pahalılığı halkın gündeminden düşmüyor. Pazara çıkan da markete giren de kira ödeyen de aynı cümleyle söze başlıyor: “Her şey çok pahalı!” Peki, bu tablo neden oluştu? Suç sadece dış güçlerde mi? Yoksa içeride yanlış ekonomi politikaları mı uygulandı? Gelin, meseleye birlikte bakalım ve çözüm yollarını konuşalım.
Geçtiğimiz günlerde (14 Haziran 2025, Gazete Ankara) kaleme aldığım "Doçentlik Kriterleri ve Akademik Adalet: Akademisyen Yayın Robotu Değildir" başlıklı yazıda, Türkiye’deki doçentlik sisteminin temel sorunlarını ve akademik adalet kaygılarını dile getirmiştik. O yazıda özellikle şunu vurgulamıştık: Bilim insanı nicelik yarışının kölesi değil; nitelikli bilgi üretiminin öznesidir.
Bugün o yazının devamı niteliğinde bir değerlendirme yapıyor ve bu kez Türkiye’deki sistemimizi, dünyadaki başarılı örneklerle karşılaştırarak masaya yatırıyoruz. ABD’den Finlandiya’ya, Almanya’dan Güney Kore’ye kadar birçok ülkede akademik yükseltme nasıl işliyor? Türkiye için bu tablodan hangi dersleri çıkarmalıyız?
Türkiye’de yükseköğretim sistemi, 1980’li yıllardan bu yana niceliksel büyüme odaklı bir gelişim çizgisi izlemiştir. Üniversite sayıları hızla artmış, öğrenci kontenjanları milyonlara ulaşmıştır. Ancak bu büyüme sürecinde, üniversitelerin bilim üretme ve eğitim verme gibi iki temel işlevi arasındaki denge ciddi biçimde bozulmuştur. Bugün bu dengesizliğin en belirgin şekilde ortaya çıktığı alanlardan biri, akademik yükseltilme kriterleridir. Özellikle bu yazımızın ana konusu olan, 2025 Mart dönemi için Mühendislik Temel Alanı’nda belirlenen doçentlik kriterleri, bu yapısal sorunu açıkça ortaya koymaktadır.
Türkiye’de 2025 yılı itibarıyla trafik cezalarında dikkat çekici artışlar yaşanmıştır. Hız sınırı ihlalleri, kırmızı ışık geçme, alkollü araç kullanımı ve sahte plaka gibi ağır trafik ihlallerine uygulanan cezalar rekor seviyelere ulaşmıştır. Ancak cezaların artışıyla birlikte trafik kazalarının azalması beklenirken, veriler bu beklentiyi doğrulamamaktadır. Bu çalışma, Türkiye’de trafik kazaları ve trafik cezaları arasındaki ilişkiyi veriler ışığında incelemekte; mevcut uygulamaların etkililiğini sorgulamakta ve bilimsel çözüm önerileri sunmaktadır.
Bazen bir hikâye, bir ömür boyu zihninizde yer eder. Eğitim ve toplumsal adalet üzerine düşünüldüğünde akıllara hep şu hikâye gelir:
Bir gün ormanda bir yarış düzenlenir. Yarışmanın kuralı çok basittir: "Şu ağaca tırmanan kazanacak." Yarışmacılar arasında bir maymun vardır, bir fil vardır, bir de balık… Maymun hızla tırmanır, fil çaresizce yukarı bakar, balık ise suyun içinde ne olduğunu bile anlayamaz. Hakem yarışmanın sonucunu ilan etmeye baştan hazırdır: "Kazanan maymun!"
Bir çocuğun eline kitap verdiğinizde, sadece birkaç sayfa değil; ona bir dünyanın anahtarını, hayal gücünün kapılarını ve vicdanının pusulasını sunmuş olursunuz. Kitap, yalnızca kelimelerin dizili olduğu bir nesne değildir. O, bir milletin hafızasıdır; bir bireyin düşünce atlası, bir toplumun vicdani haritasıdır.
Değerli Gazete Ankara okurları,
07.06.2025 tarihinde özel bir televizyon kanalında yayınlanan ve yapay zekânın eğitimden ekonomiye kadar birçok alandaki etkisinin tartışıldığı bir programı izlerken zihnimde bazı düşünceler şekillendi. Konukların sözleri arasında dolaşırken, bir cümle özellikle içime işledi: "Yapay zekâ trenine binemeyenler, geleceği perondan izleyecekler." İşte bu yazı, o programın tetiklediği düşüncelerin bir yansımasıdır.
“Günün manşetleri ve en çok okunan haberlerinden ilk siz haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresinizi Gazete ANKARA e-bültenine kayıt edebilirsiniz!”
Nasuh Akar Mah. Türk Ocağı Cad. No:28/3, 06520 Çankaya/ ANKARA
+90 (312) 285 63 33
+90 (312) 285 63 33
www.gazeteankara.com.tr
bilgi@gazeteankara.com.tr
Haber Sisteminin Android/ iPhone/ iPad Uygulamaları mobil cihazlar üzerinden anlık olarak takip edilebilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz.