Bazı yıkımlar sessiz olur. Ne sirenler çalar, ne dumanlar yükselir. Ama o sessiz ve karanlık ortamda akıl körelir, vicdan susar, insan insanlıktan uzaklaşır. İşte cehalet, böyle bir yıkımdır. Ne sınır tanır, ne zaman bilir. Sessiz gelir, ama toplumları ayırt etmeden topyekûn çökertir.
Bu bir mecaz değildir; bu, tarihin ve bugünün en acı gerçeğidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim aracılığıyla toplumu çağdaşlaştırma ideali, 1926’da “Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü”nün kuruluşuyla somutlaştı. 1929’da “Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü” adını alan kurum, 1976’da “Gazi Eğitim Enstitüsü” olarak kurumsallaştı; nihayet 1982’de 2809 sayılı kanunla Gazi Üniversitesi’ne dönüştü.
Bazı kelimeler vardır ki, insan yüreğine umut gibi düşer. Bazılarıysa, yaldızlı bir zarfa saklanmış teslimiyetin habercisidir. “Tanınmak” bunlardan biri. Kulağa hoş gelen, ne güzel bir kelime, değil mi? Ama ne kadar güvenilir? Bugün Avrupa’nın büyük başkentlerinden birbiri ardına gelen açıklamalar kulaklarda çınlıyor: “Filistin’i devlet olarak tanıyoruz.”
Bazı fikirler vardır; insanın zihnine yalnızca düşünceyi tutuşturmaz, varoluşunu da sorgulatır. Transhümanizm, işte böyle bir fikirdir: İnsan aklına, bedenine ve sınırlarına yöneltilmiş derin bir sorudur. Sadece bilim kurgu romanlarının hayal dünyasında dolaşan bir düş değil; artık laboratuvarların, yatırım fonlarının ve küresel teknoloji devlerinin gerçeğine dönüşmüştür.
Bazı insanlar vardır; sessizce geçip gitmezler, iz bırakırlar. Sadece toprağa değil, kalplere de basar ayakları. Adımları sessizdir ama yankısı zamanla çoğalır. İşte bu yüzden Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan’ı anlatmak yalnızca bir özgeçmiş sunmak değildir; bu, zarafetle dokunmuş bir ömrün, bilime adanmış bir idealin ve insanlığı aydınlatan bir ışığın hikâyesini anlatmaktır.
Bir Köylünün Sessiz Kahramanlığına Saygı Duruşu
Orman yanar… Ama yanan yalnızca ağaçlar değildir. Gölgesinde dinlendiğimiz hatıralar, çocukluğumuzun içinden geçtiği o sessiz patikalar, dallar arasında fısıldaşan rüzgâr da alevlere teslim olur. Ağaçların diliyle yükselen sessiz bir çığlıktır bu: “Yetişin!...”
Günümüzde iklim değişikliğinin etkileri her geçen yıl daha fazla hissedilirken, orman yangınları bu küresel krizin en yıkıcı sonuçlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye gibi Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkelerde, orman yangınları hem çevresel hem de sosyoekonomik açıdan ciddi tehditler oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, doğal yollarla olmayan ve iklim değişikliğiyle doğrudan ilişkili olarak artan orman yangınlarını çok yönlü bir bakış açısıyla ele alarak, hem bilimsel hem de duygusal bir farkındalık oluşturmaktır. Ormanların ekolojik, ekonomik ve kültürel değerini koruyabilmek için yapılması gerekenleri tartışmak ve kamuoyunda bilinç uyandırmak, bu yazımızın temel gerekçesidir.
“Bir şehrin akciğerleri parkları ve ormanlık alanlarıysa, atardamarları ulaşım hatlarıdır.”
Ankara, Cumhuriyet’in kalbi, modern Türkiye’nin simgesi bir başkent olarak yalnızca idari işlevleriyle değil, aynı zamanda yaşanabilir bir metropol olma yolundaki dönüşümleriyle de dikkat çekmektedir. Bu dönüşümün belki de en kritik boyutu, şehir içi ulaşımın geleceğini belirleyen metro hattı yatırımları ve entegre şehir planlamasıdır. Zira ulaşım, sadece bir yerden bir yere gitmenin ötesinde, ekonomik verimlilikten sosyal bütünlüğe, çevresel sürdürülebilirlikten kentsel aidiyete kadar birçok alanı doğrudan etkileyen çok katmanlı bir yapıdır.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası pek çok kuruluş, küresel barışı tesis etme hedefiyle yola çıkmıştır. BM’nin 1945 tarihli kuruluş bildirgesi, insanlığı bir daha savaş dehşetinin pençesine bırakmama idealini merkezine almış; insan haklarını, eşitliği ve uluslararası iş birliğini temel almıştır. Türkiye de bu ideali paylaşarak San Francisco Konferansı’na katılmış ve Almanya ile Japonya’ya sembolik bir savaş ilanında bulunarak küresel barış projesinde yer almıştır.
Son yıllarda dünya genelinde yerel yönetimlerin, planlama ajandalarının en üst sıralarında “akıllı şehir” kavramı yer almaktadır. Nesnelerin interneti (IoT), büyük veri analitiği, yapay zekâ destekli ulaşım sistemleri ve sensör temelli altyapılar; şehirlerin daha yaşanabilir, verimli ve sürdürülebilir hale gelmesi için önerilen araçlardır. Ne var ki bu araçsal bakış açısı, etik, mahremiyet, yönetişim ve yurttaşlık hakları gibi konuları çoğu zaman göz ardı etmektedir.
“Günün manşetleri ve en çok okunan haberlerinden ilk siz haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresinizi Gazete ANKARA e-bültenine kayıt edebilirsiniz!”
Nasuh Akar Mah. Türk Ocağı Cad. No:28/3, 06520 Çankaya/ ANKARA
+90 (312) 285 63 33
+90 (312) 285 63 33
www.gazeteankara.com.tr
bilgi@gazeteankara.com.tr
Haber Sisteminin Android/ iPhone/ iPad Uygulamaları mobil cihazlar üzerinden anlık olarak takip edilebilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz.