YAZARLAR

17 Haziran 2025 Salı, 13:24

İlgi Alanından Etki Alanına, Tepkisellikten Etkiselliğe

İnsanın hayatında iki önemli alan vardır: ilgi alanı ve etki alanı.

İlgi alanımız; dünyadaki savaşlar, doğal felaketler, salgın hastalıklar, ekonomik krizler gibi bireysel olarak doğrudan değiştiremeyeceğimiz olaylardır.
Etki alanımız ise; sonuçları doğrudan bize bağlı olan, değiştirme gücüne sahip olduğumuz alanlardır.

Ne Yapabiliriz, Nerede Etkiliyiz?

Dünyadaki siyasi kavgaları durduramayız.
Ama yakın çevremizde dostluklar kurabilir, iyi bir komşu olabilir, sevgi dolu bir insan olarak yaşayabiliriz.

Dünyadaki ekonomik krizi düzeltemeyiz.
Ama kendi kazancımızı doğru kullanabilir, işimizi dürüstçe yapabiliriz.

Küresel açlığı bitiremeyiz.
Ama ekmeğimizi paylaşabilir, komşumuza bir kap yemek verebilir, çevremize yardım edebiliriz.

Neden Etki Alanımızda Değil, İlgi Alanımızda Yoğunlaşıyoruz?

Çünkü etki alanı sorumluluk gerektirir.
İlgi alanında ise hiçbir sorumluluk yoktur.
Amerika’nın bütçesini yönetmek bizim görevimiz değildir.
Ama kendi evimizin bütçesini düzenlemek bizim sorumluluğumuzdadır.

İnsanlar çoğu zaman sorumluluktan kaçmak için ilgi alanıyla oyalanır.

Üstelik sürekli ilgi alanında kalmak, enerjimizi tüketir ve bu yüzden etki alanımızdaki işler için gereken gücü de kaybederiz.

Fıkrayla Anlatılan Gerçek

Köyde bir adam, divanda oturmuş televizyon izliyor.
Kıbrıs Savaşı ile ilgili haberler geçiyor.
Evde soba tütüyor, içerisi duman içinde. Kadın diyor ki:

Herif, şu soba borularını bir temizlesen.
Adam cevap veriyor:
Yahu ben Kıbrıs Savaşı’nda gemilerin bacalarını düşünüyorum, sen sobanın borusunu dert ediyorsun.

İşte bu, ilgi alanına takılı kalıp, etki alanını ihmal etmeye güzel bir örnektir.

Kendimizle Başlamak: En Gerçekçi Değişim

Aldous Huxley der ki:

Dünyayı değiştirmek istedim. Ama sonunda yalnızca kendimi değiştirebildiğimi fark ettim.

İngiltere’de Westminster Katedrali’nde bir mezar taşında şu yazılıdır:

Gençken dünyayı değiştirmek istedim.
Yaşlandım, ülkeyi değiştirmeye çalıştım.
Sonra sadece ailemi ve yakın çevremi değiştirmek istedim.
Ölüm döşeğinde fark ettim ki, önce kendimi değiştirseydim…
Belki ailemi, ülkemi, hatta dünyayı bile değiştirebilirdim.

Etkisellik mi, Tepkisellik mi?

Etkisel olmak, dışarıdan bir baskı olmaksızın, kendi iradesiyle doğru, iyi ve faydalı işleri yapabilmek demektir.
Bu, içeriden gelen bir güçle hareket etmektir.

Tepkisel olmak ise ancak dış etkiyle harekete geçmektir.
Kendi iç dünyasını geliştirmeyen kişi, sadece dıştan gelen komutlara göre hareket eder.

Örnek:
Sosyal medyada bir terör eylemi olduğunda herkes bir anda “teröre lanet” paylaşır.
Ama kaç kişi terörün beslendiği düşmanlık yerine sevgi ve barış yaymak için gerçek bir çaba gösterir?

Kötülüğe Karşı Küfretmek Değil, İyilik Üretmek Gerekir

Kötülüğü lanetliyoruz ama iyiliğe talip olmuyoruz.

Çalıya küfrediyoruz ama gül yetiştirmiyoruz.

Karanlığa kızıyoruz ama mum yakmıyoruz.

Sebebi görmezden gelip sadece sonucu suçlamak, bir akıl tutulmasıdır.

Yakındığımız şeyin parçası oluyorsak, o sorunu asla çözemeyiz.

Mizuno der ki:

Var olan bir problemi görememek de bir problemdir.

Tepkisellik Siyasetin de Zihniyetin de Körlüğüdür

Çok siyasallaşmış toplumlar genellikle tepkisel davranır.
Bireyler kendi inisiyatifiyle değil, siyasal komutlarla konuşur, hareket eder.
Bu da toplumsal bilinç değil, koro halinde tekrarlanan çatışma üretir.

Sonuç: Enerjimizi Etki Alanımıza Harcamalıyız

İlgi alanında oyalanmak yerine, etki alanımızda gerçek ve faydalı işler yapmalıyız.

Tepkisel değil, etkisel davranarak bireysel ve toplumsal dönüşümün önünü açmalıyız.

Ancak bu şekilde kısır döngüden çıkabiliriz.

Durdu GÜNEŞ
Gazete Ankara DHP | Köşe Yazarı
dgunes@gazeteankara.com.tr
“Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi” Dijital Haber Portalı:
www.gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)