YAZARLAR

31 Temmuz 2025 Perşembe, 00:00

İlimle Yoğrulmuş Bir Hayat, İnsanla Bütünleşmiş Bir Bilim yıldızı: Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan’ın Hikâyesi [İZ BIRAKANLAR]

Bazı insanlar vardır; sessizce geçip gitmezler, iz bırakırlar. Sadece toprağa değil, kalplere de basar ayakları. Adımları sessizdir ama yankısı zamanla çoğalır. İşte bu yüzden Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan’ı anlatmak yalnızca bir özgeçmiş sunmak değildir; bu, zarafetle dokunmuş bir ömrün, bilime adanmış bir idealin ve insanlığı aydınlatan bir ışığın hikâyesini anlatmaktır.

İlkay Hoca, 1972 yılında Ankara’da dünyaya geldi. İlim yolculuğuna Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde başladı. Mezuniyetinin ardından akademik merdivenleri sabırla ve inançla tırmandı. Japonya’dan Kanada’ya, Ryukyus Üniversitesi’nden TÜBİTAK burslarına, post-doktora çalışmalarından profesörlüğe uzanan bir çizgi… Her biri disiplin, özveri ve insana adanmışlıkla işlenmiş bir kariyerin mihenk taşları oldu. Fakat onun asıl büyüklüğü yalnızca akademik başarılarında değil; öğrencilerinin gözlerindeki minnettarlıkta, meslektaşlarının dilindeki saygıda ve bilimin sessiz ama derin kıyılarında bıraktığı izdedir.

Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan, bitkisel ilaç araştırmaları, farmakognozi ve doğal ürünler alanında yaptığı çalışmalarla yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da bir referans noktası hâline gelmiştir. 325’in üzerinde uluslararası yayını, 4 kitabı, 4 patenti, uluslararası bilim kurullarındaki görevleri, yüzlerce kongre sunumu… Ancak onu anlatırken sayılar kifayetsiz kalır. Zira bu başarıların arkasında sabahın ilk ışığıyla laboratuvarlarda başlayan günler, öğrencilerle kurulan gönül bağları ve insanı önceleyen bir ilim anlayışı vardır.

İlkay Hoca’yı tanıyanlar bilir ki o, sadece bir akademisyen değil; aynı zamanda bir öğretmendir, bir yol göstericidir, zarafet timsalidir. Öğrencilerine yalnızca araştırma yöntemlerini değil, hayata karşı duruşu da öğretmiştir. Yarışmak yerine gelişmeyi, yargılamak yerine anlamayı, kırmak yerine inşa etmeyi seçmiştir. Bugün dünyanın dört bir yanında çalışan yerli ve yabancı eczacılar, hâlâ etik ilkelerine sadıksa, bunda onun dokunuşunun payı büyüktür.

Her başarı, sessizce inşa edilen bir itibarın eseridir. Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan da tam bu tanıma uyan bir bilim insanıdır. O’nun akademik yaşamı, yalnızca bireysel bir yolculuk değil; aynı zamanda Türkiye’nin bilim haritasına kazınmış bir izdir. Bugün Avrupa Fitokimya Derneği Türkiye temsilciliğinden, ADSI Uluslararası Bilim Kurulu Başkan Yardımcılığına, Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisi Başkanlığı’ndan İslam Dünyası Bilimler Akademisi üyeliğine ve Türkiye Bilimler Akademisi üyeliğine kadar uzanan saygın görevleriyle bilimin evrensel dilini Anadolu’nun bilgeliğiyle harmanlamıştır.

Ve geçtiğimiz günlerde…İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'nin ev sahipliğinde Stockholm’de gerçekleştirilen toplantıda, Uluslararası Bilim Konseyi (ISC) Avrupa Grubu Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmiştir. Bu görev, sadece kişisel bir onur değil; Türkiye'nin uluslararası bilim sahnesinde aldığı yerin de bir göstergesidir. Üstelik bu göreve seçilen ilk eczacı olarak eczacılık mesleğine yeni bir ufuk açmıştır. Stockholm’den yükselen bu ses, Anadolu’dan doğan bir bilimin yankısı olmuştur.

Bilimsel ödüller arasında TÜBA-L'Oréal Genç Bilim Kadını, İslam İşbirliği Teşkilatı Bilim Ödülü, TWAS Kimya Ödülü ve Altın Havan Bilim Ödülü gibi saygınlık nişaneleri yer alıyor. Ancak bu ödüllerin ötesinde, gönüllerde kazanılmış bir yer var ki, asıl kalıcılığı orada bulmak gerekir. O yer, bir öğrencinin içli bir “Teşekkür ederim hocam” cümlesinde, bir meslektaşın "saygıyla anışında" ve bir üniversite koridorundaki "sessiz vefada " saklıdır.

Bugün, Lokman Hekim Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı olarak görevine devam eden Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan, Gazi Üniversitesi’nden taşıdığı akademik görevleri, dekanlık mirası ve rektör danışmanlığı birikimlerini yeni kuşaklara aktarmaktadır. O’nun vizyonu, Gazi Üniversitesi ruhunu Lokman Hekim’in hekimliğiyle birleştiren bir bilgelik taşır.

Sonuç yerine bir dua, bir teşekkür düşürmek isteriz bu satırların sonuna: Hocam, sizin sessiz ama derin yürüyüşünüz, bizlere yalnızca bir kariyer örneği değil; aynı zamanda bir insanlık dersi olmuştur. Sizinle aynı dönemin tanığı olmak, bilimin ışığında yürüyen bir meşalenin gölgesinde serinlemek gibidir.

İyi ki vardınız, iyi ki varsınız.
Ve biliyoruz, bedenimizin sol yanında hep var olacaksınız…
Çünkü sizden geriye kalan, sadece bilimsel yayınlar değil; kalplere işlenmiş bir zarafet, akıllara kazınmış bir adanmışlıktır.

En derin saygılarımla.

Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)