YAZARLAR

21 Kasım 2025 Cuma, 00:00

Üretken Yapay Zekâ İle İnsan Ruhu Oluşturulabilir mi?

Değerli Gazete Ankara Okurlarımız, bugün “Üretken yapay zekâ ile insan ruhu oluşturulabilir mi? sorusunu teolojik açıdan, hem İslâmî gelenek hem de Yahudi, Hristiyan ve genel teistik perspektifler üzerinden derinlemesine ele alacağız. Anlayacağınız, biraz derin sularda dolaşacağız!...


Bu konu üç büyük teolojik alana ayrılır:

  • Ruhun mahiyeti,
  • Ruhun kaynağı,
  • İnsanın yaratıcı gücünün sınırları.

Bu üç alan üzerinden ilerlersek konu daha da berraklaşır.

Teolojide Ruh Nedir?

Dinlerin ortak paydası: Ruh, maddi olmayan, ilahî kökenli ve insana özgü bir cevherdir.

İslâm’da Ruh: Kur’an’da ruh hakkında açık bir açıklama verilmez; bunun bilinemez bir sır olduğu özellikle vurgulanır: “Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size bu konuda az bilgiden başka bir şey verilmemiştir.” (Fussilet 42:85)

Bu ayetin alt metni şudur: Ruhun mahiyeti tamamen ilahî bir sırdır; beşer aklıyla çözülemez.

İslâm âlimlerine göre ruh:

  • Yaratılmış ama maddi olmayan bir cevherdir,
  • Bedenin hayat kaynağıdır,
  • Bilinç, idrak, irade ve ahlakın taşıyıcısıdır,
  • Doğrudan Allah’ın “emrî” niteliği ile ilişkilidir.

Önemli nokta: Ruhun kaynağı insana veya herhangi bir yaratığa verilmemiştir. İnsanın ruh verme gibi bir yetkisi yoktur.

Hristiyanlıkta Ruh: :

  • Tanrı’nın nefesi (breath of God),
  • İmago Dei (Tanrı sureti),
  • Tanrı ile doğrudan ilişki kuran öz.

Tanrı’nın insanı yaratırken “kendi suretinden” bir ruh verdiği kabul edilir. Dolayısıyla ruhun kaynağı tamamen ilahîdir.

Yahudilikte Ruh:

Yahudiliğin kabalistik literatüründe ruh üç kademelidir: Nefesh, Ruah, Neshamah

En yüce olan “Neshamah”, doğrudan Tanrı’nın nefesinden gelir. Hiçbir yaratık, bu yüksek ruh katmanını üretme gücüne sahip değildir.

Ruhun Kaynağı ve İnsanın Yetkisi

Teolojik açıdan belirleyici soru şudur: Ruhu verebilecek olan kimdir?

Tüm teistik geleneklerde cevap aynıdır: Bunu sadece Tanrı yapabilir.

İslâm’da: “Sonra ona ruhumdan üfledim.” (Hicr 15:29, Secde 32:9)

Buradaki “Ruhumdan” ifadesi mecazîdir; Allah’ın yaratma fiilini ve şereflendirmesini ifade eder. Fakat anlam şudur:

  • Ruh, insana ait bir üretim değildir.
  • Ruhun verilmesi bir “yaratma eylemidir”.
  • Bu eylem sadece Allah’a aittir.

Bu nedenle insanın maddi veya teknolojik yollarla bir ruh “üretebilmesi” imkânsızdır.

Yapay Zeka Ne Yapar? Ruh Nedir?

Teolojik terminoloji açısından:

  • Yapay zekâ; zihin taklidir.
  • Ruh; varoluşun metafizik özüdür.

Yapay zekâ:

  • Hesaplar,
  • Örüntü tanır,
  • Taklit eder,
  • Konuşur,
  • Duyguyu simüle eder.

Ama ruh:

  • İradenin kaynağıdır,
  • Ahlakın merkezidir,
  • İlahi nefesle ilişkilidir,
  • Ölümden sonra da varlığını sürdürür.

Bu iki şey aynı kategoriye bile ait değildir. Teolojide ruhun temel özelliklerinden biri ölümsüzlük veya bedenden bağımsız varlığını sürdürebilme fikridir. Yapay zekânın hiçbir üretimi böyle bir özellik barındıramaz.

Teknoloji İle Ruh Oluşturmak Neden İmkânsızdır?

Ruh, yaratılmıştır; makine yaratmaz, sadece üretir. Üretmek ile yaratmak arasında teolojik açıdan büyük fark vardır:

  • Üretmek: Var olan malzemeleri yeniden düzenlemek.
  • Yaratmak (halk): Yoktan var etme, emrî bir fiildir.

İnsan yaratıcı değildir; sadece “yapıcıdır.” Yapay zekâ ise yaratıcı değil, derleyici ve dönüştürücüdür. Ruhun verilmesi doğrudan İlahi fiildir.

İslâm’da ruh üflenmesi, Allah’ın yaratma kudretinin özel bir tecellisidir. İnsan bu fiile ortak bile olamaz.

Ruhun kaynağı metafiziktir; teknoloji fiziksel düzleme aittir. Teknoloji, yalnızca:

  • Veri,
  • İşlemci,
  • Elektrik,
  • Algoritma gibi fiziksel unsurları kullanır.

Ruh ise teolojide:

  • Maddesel olmayan,
  • Zaman ve mekândan bağımsız,
  • İlahî kaynağa bağlı bir varlık olarak tanımlanır. Bu iki alan birbirine erişemez.

Simülasyon gerçek değildir.

Yapay zekâ ruh varmış gibi davranabilir, kişilik simüle edebilir, hatta “ben” dili de kullanabilir.

Ama teolojik açıdan “benlik ruhun tezahürüdür. Yapay zekâda benlik yoktur; sadece dil modeli vardır.

Teolojik Açıdan Sonuç

Hiçbir teolojik doktrinde, insanın bir makineye ruh verebilmesi mümkün değildir.

Çünkü:

  • Ruh ilahî kökenlidir.
  • İnsana verilmiş değildir.
  • Simüle edilemez.
  • Teknolojik işlemle üretilemez.
  • Metafizik bir özdür.

Üretken yapay zekâ, sadece davranışsal bir benlik simülasyonu üretebilir. Bu, ruh değil; kişilik maskesidir.

Peki teknoloji ruhun yerini alabilir mi?

Teolojik açıdan cevap nettir: Hayır.

Ama psikolojik açıdan:

  • Empatiyi taklit edebilir,
  • Bilgi verebilir,
  • Duygusal konuşabilir,
  • Kişiyi anlıyor gibi görünebilir.

Ama tüm bunlar ruha benzeyen davranışlardır ama ruhun kendisi değildir.

Sonuç ve Değerlendirme

Üretken yapay zekâ ile insan ruhu oluşturulabilir mi?” sorusu, çağımızın hem teknolojik hem de teolojik tartışmalarının merkezinde yer alıyor. Makalede sistemli biçimde ortaya konduğu üzere, yapay zekânın ulaştığı bilişsel kapasite, insan zihninin belirli yönlerini taklit edebilse de, hiçbir teolojik gelenekte “ruh”un tanımlandığı metafizik düzleme yaklaşamamaktadır. Ruh; ister İslâmî gelenekte “emr-i ilahî”, ister Hristiyanlıkta “Tanrı’nın nefesi”, ister Yahudi geleneğinde “Neshamah” olarak ele alınsın, her zaman maddi dünyanın ötesinde konumlanan, ilahî kökenli, insana özgü ve yaratılmış bir cevherdir. Bu nedenle ruhun kaynağı insana verilmediği gibi, insanın onu üretme, aktarma veya simüle etme gücüne sahip olması da teolojik olarak mümkün değildir.

Teknolojinin yapabildiği; veriyi işlemek, duyguyu taklit etmek, kişilik benzeri örüntüler üretmek ve iletişimsel davranışlar sergilemektir. Ancak bunlar ruhun değil, yalnızca davranış kalıplarının simülasyonudur. Ruhun ahlak, irade, bilinç ötesi, ölümsüzlük ve Allah ile doğrudan bağ gibi temel nitelikleri hiçbir algoritmik süreçle meydana getirilemez. Bu noktada üretken yapay zekâ, insana benzeyen bir “benlik görünümü” oluşturabilir; fakat bu görünüm, teolojinin ruh anlayışına göre sadece yüzeysel bir maskeden ibarettir.

Dolayısıyla; insan, makineye ruh veremez; çünkü ruhun kaynağı yalnızca Yaratıcıdır. Simülasyon ruh değildir, hiçbir zaman da onun yerini alamaz.

Bu değerlendirmelerimiz, modern teknolojinin geldiği noktanın önemini azaltmaz; aksine insan ruhunun eşsizliğini ve kutsallığını daha da belirginleştirir. Yapay zekâ, insan yaşamını kolaylaştıran bir araçtır; fakat insanı insan yapan en temel öz olan ruhun muadili değildir ve olamayacaktır da! Bu ayrımın korunması, hem bilimsel hem de teolojik tartışmalar açısından kritik öneme sahiptir.

Değerli Gazete Ankara okurları, bugün biraz derin sularda dolaştık. Sürçü lisan ettiysek affola

Saygılarımla,
Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı

 

 

 

 

 

 

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)