YAZARLAR

02 Ağustos 2025 Cumartesi, 22:18

Yanılgılarımıza Dikkat Etmezsek...

Hayat, çoğu zaman insanı kendi doğrularında yanıltır. Kendi aklımızdan, bilgimizden, tecrübemizden eminizdir; oysa tam da bu özgüvenin gölgesinde hataya düşeriz. Çünkü sadece dış dünya değil, iç dünyamız da bizi yanıltabilir. Psikolojimiz, alışkanlıklarımız, beklentilerimiz farkında olmadan kararlarımızı şekillendirir. Ve çoğu zaman dönüp baktığımızda, en büyük yanılgılarımızı en doğru zannettiğimiz anlarda yaşarız.

Bu yazıda, kendi hayatımda gözlemlediğim ve yaşadığım bazı psikolojik yanılgıları paylaşmak istiyorum. Amacım didaktik bir öğüt vermek değil; belki bir yerlerde sizin de karşılaştığınız ama isim koyamadığınız durumlara ışık tutmak. Belki de kendime not düşerken, başkalarına da bir pencere aralamış olurum.

1. Benzerlik Bizi Körleştirebilir
İnsan, kendine benzeyeni sever. Aynı dili konuşan, aynı şehirden gelen, aynı ilgi alanlarına sahip olan kişilerle hemen bir sıcaklık oluşur. Ama bu sıcaklık, çoğu zaman sağlıklı bir değerlendirmeyi engeller. Menfaat bekleyen biri, benzerlik hissi yaratarak size yaklaşabilir. Bu, samimiyet değil stratejidir.
Kendi hayatımdan örnekle anlatayım: Hukuk fakültesindeyken bir arkadaşımın İtalyanca çalıştığını gördüm. İlgisi olmadığını bildiğim için sordum. Meğer Dil Tarih’te İtalyanca okuyan bir kızla tanışmış. Kızın ilgisini çekebilmek için benzerlik üretmeye çalışıyormuş. Bu küçük gibi görünen detay, hayatın büyük alanlarında da karşımıza çıkıyor.

2. Karşıtlık (Kontrast) Algıyı Çarpıtır
Zihnimiz, kıyas yaparak karar verir. Bu durum da manipülasyona açık hale gelir. Bir ürün ya da hizmet, yanına bilinçli olarak daha pahalı bir alternatif konularak “uygun fiyatlı” gibi gösterilir. Beynimiz pahalı olana değil, farkına odaklanır.
Yemek menüsünden araba satışına kadar bu strateji kullanılır. Sadece ticarette değil, sosyal ilişkilerde de geçerlidir. Yanımıza “daha az donanımlı” birini koyarak kendimizi olduğumuzdan daha başarılı göstermek mümkün hale gelir. Oysa bu kıyaslar, gerçeği değil, algıyı yansıtır.

3. Son Etki Yanıltıcıdır
Psikolojik olarak insan zihni, son yaşanan olayı daha baskın hatırlar. Bu, hem özel ilişkilerde hem kamusal alanlarda etkisini gösterir. Biriyle kötü anılarınız olabilir; ama size bir hediye verir, birkaç tatlı söz söyler ve siz birden önceki her şeyi silip onu yeniden değerli bulursunuz.
Siyaset bu etkiyi çok iyi kullanır. Seçim öncesi verilen zamlar, ikramiyeler, açıklamalar; seçmende olumlu son izlenim oluşturmak için yapılır. Turgut Özal’ın bir gazeteciye verdiği cevap hâlâ kulaklarımda: “Seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyim?”

4. Uzaklaştıkça Büyüyenler, Yaklaştıkça Küçülebilir
İnsanları uzaktan izlemek kolaydır. Şöhretin, makamın, etiketin büyüsü vardır. Ama aynı insanlara yaklaştığınızda, o büyünün çoğu zaman koca bir illüzyon olduğunu görürsünüz.
Bir dönem, Çevre Bakanlığı’nda çalışırken, Bakan düzeyinde biri kanuna aykırı bir işlem yapılmasını istedi. Gerekçemi sundum, kanunu hatırlattım. Aldığım yanıt, devlet ciddiyetiyle taban tabana zıttı: “Kanun dediğin nedir ki, biz yapıyoruz, değiştiririz.” O an anladım ki, makamların büyüklüğü içerideki adamı büyütmüyor. Hatta bazen içeride adam bile olmuyor.

5. Zaman Her Şeyi Değiştirir – İlişkileri de
Geçmişte yakın olduğunuz bir arkadaş, bugün önemli bir pozisyonda olabilir. Ama siz hâlâ o geçmiş yakınlığın bugünkü ilişkiyi belirleyeceğini zannedersiniz. Oysa zaman, sadece şartları değil, bağları da dönüştürür.
Bir dostum, üç eski okul arkadaşının bakan olduğunu ve bu sayede “artık” müsteşar olacağını düşünüyordu. Ben ona dedim ki: “Senin üç Bakan arkadaşın var ama üç Bakan’ın Mehmet adında bir arkadaşı var mı?” Sonunda bana hak verdi: “Gerçekten de yokmuş.” Samimiyet geçmişte kalmıştı ama o hâlâ bugünü oradan okuyor, yanılıyordu.

Peki bu yanılgılar neden önemli?
Çünkü farkına varmazsak, her biri hayatımızı sessizce sabote eder. Bazen yanlış insanlara güveniriz, bazen yanlış kararları doğru zannederiz. İş dünyasında, siyasette, özel hayatta, bu hatalar sadece bireyi değil, toplumu da etkiler.
Bu yazıyı hem kendime bir hatırlatma hem de belki başkalarına küçük bir farkındalık olur diye kaleme aldım. Hiçbirimiz mutlak doğruların sahibi değiliz ama doğruya daha yakın olmak için önce kendimizi tanımamız gerekir.
Bir toplum bireylerinin zihinsel farkındalığı arttıkça, daha sağlıklı kararlar verir; daha adil, daha dirençli bir sosyal yapı kurabilir.

Av. Durdu GÜNEŞ
Gazete Ankara DHP | Köşe Yazarı
dgunes@gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)