
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı: Yalnızca Anmak Değil, Anlamaktır
Bir milletin tarihinde öyle anlar vardır ki, bu anlar yalnızca geçmişe ait değildir; bugünün ruhuna ve yarının umuduna da yön verir. O günler, bir milletin kalbinde sadece bir gün olarak kalmaz, zamanlara sığmazlar. Hafızaya direnç, kimliğe anlam ve geleceğe umut katarlar. Türkiye için bu tarihi an, 19 Mayıs’dır.
1919’un o bahar sabahında Mustafa Kemal Atatürk, Samsun kıyılarına adım attığında, bu olay belki sıradan bir yolculuk gibi görünmüş olabilir. Ancak tarih, bu adımı bir milletin kaderini değiştiren kıvılcım olarak kaydetmiştir. İşte o ilk adım, bağımsızlık meşalesini yakan ve "küllerinden doğmak" hedefiyle yola çıkan bir milletin özgürlük mücadelesini başlatan adımdır.
Üzerinden tam 106 yıl geçmiş olsa da, o sabahın ilk adımı hâlâ kalplerimizde ilk günkü gibi canlıdır. Yüreğimiz aynı heyecanla atıyor. Çünkü 19 Mayıs, sadece bir yolculuğun değil, aynı zamanda bir direnişin ve yeniden doğuşun tarihidir. İşgal altındaki bir coğrafyada teslim olmaktansa, mücadele etmeyi seçen bir liderin ve onun izinden giden kahraman bir milletin tarihe altın harflerle kazıdığı bir gündür 19 Mayıs.
O gün Anadolu, karanlık ve umutsuzluk bulutlarıyla kaplıydı. Yıkılmış bir imparatorluğun enkazı altında ezilen bir halk vardı. Ancak Atatürk, yıkımı değil umudu gördü. Korkuya teslim olmadan, halkının içindeki direnci ve yeniden ayağa kalkma azmini uyandırdı. Samsun’a yalnızca bir savaş başlatmaya gitmedi; aynı zamanda bir milleti uyandırmaya da gitti.
Bu nedenle 19 Mayıs, sadece tarihî bir gün değil; bir uyanışın ve dirilişin adıdır.
Atatürk’ün bu günü gençliğe ithaf etmesi tesadüf değildir. O, geleceğin yükünü omuzlayacak olanların genç beyinler ve temiz yürekler olduğuna inanıyordu. "Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir." derken, yalnızca cesaret vermiyor, aynı zamanda bir sorumluluğu da emanet ediyordu.
Bugün her 19 Mayıs’ta gençler stadyumları dolduruyor, spor gösterileri yapıyor, şiirler okuyor ve bayrakları gururla dalgalandırıyorsa, bu yalnızca bir anma değil; aynı zamanda bir sözleşmenin tazelenmesidir.
Atatürk bu günü gençliğe emanet etti. Çünkü gençlik; yürekleri saf, gözleri ileri bakan ve yarınları kurma cesaretine sahip olanların adıdır. Atatürk’ün "Ey Türk gençliği!" diye başlayan o ünlü hitabesi, yalnızca bir çağrı değil, aynı zamanda bir vasiyettir. Her 19 Mayıs günü, bu vasiyetin bir kez daha okunması, içselleştirilmesi ve sahiplenilmesidir.
Bugün bize düşen, yalnızca anmak değil; aynı zamanda anlamaktır. Atatürk’ün Samsun’a attığı o adım, sadece geçmişe değil, aynı zamanda sonsuzluğa uzanan zinde güçlere, yani bugünün gençlerine de yöneliktir. Bu nedenle 19 Mayıs, hatırlamakla yetinilmemesi gereken bir tarihtir. Onu yaşamak, yaşatmak ve gelecek kuşaklara onurla taşımak gerekir.
Çünkü özgürlük, bir kez kazanıldığında sonlanan bir mücadele değildir. Her nesil, onu yeniden sahiplenmek ve yeniden anlamlandırmak zorundadır. Bu mücadele, hiç bitmemek üzere, 19 Mayıs sabahı Samsun’da başlamıştır.
Bugün bir kez daha haykırıyoruz!
Yaşasın 19 Mayıs ruhu,
Yaşasın gençlik,
Yaşasın özgürlük,
Yaşasın sonsuza kadar Türkiye.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
Saygılarımla,
Prof. Dr. O. Ayhan ERDEM
{o0o}
Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız.
Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı,
YORUM YAP