Değerli okurlarımız, bugünkü yazımız; 15 Mayıs 2025 Perşembe günü Gazete Ankara’da yayımlanan “Unutulan Zihinler: Türkiye Akademisinin Sessiz Çığlığı ve Geleceğe Davet” başlıklı yazımızın bir devamı niteliğindedir. Bu yazı, bilim ve ahlak yolunda yürüyen akademisyenlerin yorgun çığlığıdır. Bir milletin asıl serveti olan bilgeliğin ve adanmışlığın, nasıl ekonomik çaresizliğe kurban edildiğinin sessiz tanıklığıdır. Ve bu yazı, sadece bir maaş meselesini değil; bir ülkenin kendi aklını, kendi geleceğini nasıl küçümsediğinin anlatısıdır.
Bir milletin tarihinde öyle anlar vardır ki, bu anlar yalnızca geçmişe ait değildir; bugünün ruhuna ve yarının umuduna da yön verir. O günler, bir milletin kalbinde sadece bir gün olarak kalmaz, zamanlara sığmazlar. Hafızaya direnç, kimliğe anlam ve geleceğe umut katarlar. Türkiye için bu tarihi an, 19 Mayıs’dır.
Bu yazı; bilginin peşinde yorulmadan yürüyen, sabah okula karın açlığıyla gelip bilim aşkıyla güne devam eden, ülkesine ve insanlığa inanan tüm akademisyenlere ithaf edilmiştir.
Türkiye, 12 Mayıs 2025 tarihinde tarihi bir dönüm noktasına tanıklık etti. Reuters Haber Ajansı’nın aktardığına göre, "Kürdistan İşçi Partisi (PKK)" 40 yılı aşkın bir süredir yürüttüğü silahlı mücadeleye resmen son verdiğini açıklayarak örgütün kendini feshettiğini duyurdu. Bu gelişme, yalnızca güvenlik açısından değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve diplomatik alanlarda da çok boyutlu etkiler yaratabilecek bir potansiyele sahip görünüyor. Şöyle ki;
Bugünün anne babaları çocuklarının başına gelebilecek en küçük bir olumsuzluğu dahi yaşamamaları için adeta bir “ helikopter ebeveyn” veya bir “koruyucu melek” gibi hayatlarının her anında yer alıyorlar. Çocuklarının sabah kalkışından gece yatışına, ödev yapmasından arkadaş ilişkilerine kadar her anlarını düzenleyen, önlerine dikenli yollar çıkmasın diye elleriyle otları temizleyen, bir nesil ebeveynlerle karşı karşıyayız. İlk bakışta bu ilgi; sevgi ve sorumluluk gibi görünse de, aslında çocuğun ruhsal ve kişisel gelişiminde geri dönülmesi güç bir boşluk oluşturacaktır.
Bugünkü yazıyı yazma nedenlerimin ilki, bu haftanın "Trafik Haftası" olması. Ancak asıl ve gerçek neden, okulumdan evime dönerken Konya Yolu üzerinde, trafik para cezaları oldukça artmış olmasına rağmen hâlâ kural ihlali yapan, deyim yerindeyse “makas atan” sürücülere rastlamış olmamdır. Bu nedenle, bu yazının herkes tarafından okunmasını diliyorum. Özellikle de, alınganlık gösterecek olsalar bile, "Doğan görünümlü Şahin" kullanıcıları mutlaka okumalı!
1997 ile 2012 yılları arasında doğanlar için Z kuşağı tanımı yapılmıştır. Bu kuşak için uluslararası bağlantı anlamına gelen internet hiç yabancı bir kavram olmamıştır. Akıllı telefonlar, sosyal medya ve dijital (sayısal) platformlarla büyüyen bu kuşağın, dijital yerliler olarak tanımlanması olağan bir tanımdır. Z kuşağı için her an çevrim içi olmanın sunduğu kolaylıklar artık bir noktada dijital bir yorgunluğa dönüşmüş durumdadır.
Tarihi sadece bir zaman dizgesi olarak okumak, toplumların ruh köklerini anlamakta çoğu zaman yetersiz kalır. Toplum dediğimiz şey; hafızası, dili, töresi ve inanç sistematiğiyle ancak bir bütün olarak kavranabilir. Bu bağlamda Türkler, yalnızca göçebe bir kavim ya da belli dönemlerde tarih sahnesine çıkıp inen bir güç değil, bir medeniyet tasavvurunun taşıyıcısı, tarihsel sürekliliğin canlı bir tezahürüdür.
Günümüz dünyasında, sabahtan akşama kadar algoritmalarla yaşıyoruz. Sosyal medyada ne izleyeceğimizden, banka kredimizin onaylanıp onaylanmayacağına kadar çoğu kararı yapay zekâ veriyor. Ama bizi düşündüren deli sorular da kafamızda durmadan dönüp duruyor: Bir yapay zekâ hata yaptığında, kimi sorumlu tutacağız?
Dünya sahnesinde bir futbol maçının milyarlarca insan tarafından izlenmesi ya da bir pop yıldızının konser biletlerinin haftalar öncesinden tükenmesi, kimseyi şaşırtmıyor. Oysa aynı dünyada, insanlığın geleceğini değiştiren bir bilimsel keşif ya da teknolojik buluş çoğu zaman yalnızca birkaç haber bülteniyle sınırlı kalıyor veya hiç bahse konu olmuyor. Peki, neden bilim ve teknoloji, müzik ya da sporun bazı dalları kadar geniş kitlelerce önemsenmiyor?
“Günün manşetleri ve en çok okunan haberlerinden ilk siz haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresinizi Gazete ANKARA e-bültenine kayıt edebilirsiniz!”
Nasuh Akar Mah. Türk Ocağı Cad. No:28/3, 06520 Çankaya/ ANKARA
+90 (312) 285 63 33
+90 (312) 285 63 33
www.gazeteankara.com.tr
bilgi@gazeteankara.com.tr
Haber Sisteminin Android/ iPhone/ iPad Uygulamaları mobil cihazlar üzerinden anlık olarak takip edilebilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz.