![G[A]](https://www.gazeteankara.com.tr/FrontEnd/files/yazar-profil.jpg)
Miryokefalon Zaferi'nin 849’uncu Yıldönümünde Mühim Bir Soru Bir Cevap: “Haçlılar Neden Miryokefalon'dan Geçmek İstedi?”
Miryokefalon Zaferi’nin 849’uncu yıldönümünde Anadolu’nun Müslüman Türklere ebedî yurt olmasında kanıyla, canıyla, fedakarca, korkusuzca duruşu ve müdafaasıyla nefislerinden geçen şehit ve gazi ecdadı rahmetle yâdediyoruz. M-İ-R-Y-O-K-E-F-A-L-O-N Zaferi’ni telaffuzu dahil önümüze random usulle seçerek aldığımız herhangi bir topluluğa sorduğumuzda çoğunluğun ve hatta bazen bütün topluluğun ismi söylemek ve zaferle ilgili bilgileri bilmek, anlamak bilincinden uzak durumları bizleri endişeye sevketmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle “tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkumdur” vecizesinde vurguladığı üzere “tarih bilinci” toplumlarda âtî(gelecek) ufkunu açar. Malazgirt’ten sonra Miryokefalon Zaferi ile fethedilen yurdun kalıcı hale geldiği bütün dünyaya bir kere daha askeri, siyasi ve tarihi olarak anlatılmıştır.
Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan kendisinin karşısına Malazgirt’ten 105 yıl sonra 1176’da gelen Manuel’i çepeçevre kuşatmış ve dikte ettiği anlaşma metnini ona imzalatarak ülkesine doğru yolcu etmişti. Gazi Sultan II. Kılıç Arslan’ın kazandığı zaferi Batı ve Doğu’daki kral ve hükümdarlar ile Abbasi Halifesine fetihname ve zafernameler göndererek anlatmış ve bildirmiştir.
İmparator Manuel Komnenos’un inatçı ve Türklerin üzerine onların nerede olduklarını tam olarak kestiremeden ilerlemesi ordudaki bozgunun ana sebepleri arasında idi. Hatta dönemin tarihçisi Niketas’ın anlattığına göre asker ve kumandanlar İmparatora karşı serzenişte bulunarak onu yanlış askeri strateji nedeniyle suçlamaktaydılar. Hatta bir asker Manuel’e beceriksizlikle suçlayarak “Sen değil misin bizi bu tanrının terk ettiği dar geçide zorla sıkıştıran?... Bu felaket vadisinden, bu cehennemin ağzından bize ne? Bu yamru yumru sarp yokuşta yürümeye çabalamaktan kazancımız ne? Bu basit insanların Türklerle ne alıp vereceği vardı? Hiçbir şey! Şimdi bu adamlar, bu dar, ne sakladığı görünmez vahşi toprakta bizi sarmış bulunuyorlar ve bizi tuzağa düşürdüler. Ve şimdi sen bize ihanet edip, bizi koyunlar gibi boğazlanmak üzere düşmanlara bırakıyorsun ha!” sözleriyle yenilginin sebebini bütünüyle Manuel’in kişisel hatalarına maletmekteydi. Öte yandan Maneul Komnenos Haçlı Seferleri güzergahından orduları geçirerek o tarihler itibariyle askeri ve tarihi yolu tercih etmişti. Bu yol Manuel gibi daha önceki Bizans ve Haçlı ordularının ilerlediği diyagonal yol (iki yol sistemi)’un en çok kullanılanı idi. Hatta Haçlıların bu yoldan gidenlerinden kutsal bir izden gittiklerine inananlar da vardı.
Sultan II. Kılıç Arslan “Gazi” ve “Anadolu Fatihi” olmaklığının yanısıra Türkiye Selçuklu Devleti’nin birliği, bayındır hale gelmesi ve Türkmen iskanı politikalarının en büyük öncülerinden birisi olarak tarihe geçmiştir. O’nun Manuel Komnenos’u esir aldıktan sonra anlaşma şartlarını bizzat belirleyerek ona kabul ettirdiği açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre yapılan barış antlaşmasının hükümleri şöyleydi: 1) İmparator Manuel Komnenos Dorylaion (Eskişehir) ve Sublaion kalelerini derhal yıktıracak, 2) Bizans Devleti Selçuklu Devleti’ne yüklü miktarda (100 bin dinar, 100 bin dirhem, at ve kumaş vs.) savaş tazminatı ödeyecekti.
Diyar-ı Rûm’un “Türkiye” olmasının daimiliği Miryokefalon’daki zafer ile gerçekleşmişti. Bu zaferin üzerine yapılan bilimsel araştırmalar ve çalışmalar sonucunda yapılan araştırmalar ve çalıştaylarda yapılan bilimsel akademik sonuçlar özetle savaşın “Göller Bölgesi”ndeki tarihi ve askeri yol üzerinde Birinci, İkinci ve Üçüncü Haçlı Seferlerinin geçiş güzergahlarıyla aynı yoldan giderek Konya’yı doğrudan işgal etmek amacında olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bu hususa kaynaklarda açıkça vurgular yapıldığı görülmektedir. Yapılan tarihi yüzey araştırmaları ve çalışmalarıyla Miryokefalon Zaferi sahası da Türkiye Tarihinin ortak bir millet ve tarih bilinciyle anması gereken, kritik bir öneme haizdir.
Coğrafyanın kaderinin belirlendiği ve Müslüman Türklere vatan haline gelişinin belirlendiği bir müdafaa savaşının sonucunda büyük bir zafer kazanılmıştı. Esasen Malazgirt, Miryokefalon, Çanakkale, Sakarya zaferlerinin tamamı birer yurt savunması olup, genel anlamda istiklal ve istiklal davasının “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasının temsili hüviyetinde büyük olaylardı. Karahanlılar Devleti Uluğ Hacibi (Devlet Genel Sekreteri) büyük devlet adamı ve öğütçü Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig adlı eserinde “Kılıç birle aldı kör el alguçı / Kalem birle bastı ol el basguçı (Ülkeyi olan onu kılıçla almıştır, yöneten onu kalem ile yönetmiştir)” ifadeleriyle bir ülkenin zaferler ve askeri başarılarla kurtarılacağını ancak bilim, bilgi, kalem ve eğitimle savunulup daim kaim olabileceğini veciz bir şekilde öğütlemiştir.
Türkiye tarihinin dönüm noktalarından birisi olan Miryokefalon Zaferi’nin 849’uncu yıldönümü kutlu olsun. Yahya Kemal Beyatlı’nın “kökü mazide olan âtîyim” ifadesindeki iştiyakla bir kere daha bu aziz vatanın ve necip milletimizin şehit ve gazilerinin ruh-ı azizleri şadolsun.
“Eğirdir Gölü’nün kuzeyinde “Hoyran” bölümünün sulak ve kurak su kaynakları bölgesi olduğunu gösterir harita”
Prof. Dr. Güray Kırpık
Gazi Üni. Öğr. Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı | Köşe Yazarı
gkirpik@gazeteankara.com.tr
YORUM YAP