YAZARLAR

08 Mayıs 2025 Perşembe, 13:11

Üç Damarda Akan Kültür – Orta Asya, İslam ve Anadolu Harmanı

Melodinin Hafızası: Kültür, Sanat ve Müzik Üzerine Notlar-4

Geçmiş Yazıdan Bir İz

Bir önceki yazımızda, Türk müziğinin tarihsel gelişimini Orta Asya’dan Osmanlı’ya kadar uzanan derin bir hat üzerinde kısaca değinmiştik. Kadim seslerin izini sürerken fark ettik ki; Türk müziği, yalnızca tarihsel bir birikim değil, aynı zamanda üç büyük kültürel damar üzerinden şekillenen bir kimliktir. Bu yazıda ise, o damarlara yakından bakacağız: Orta Asya’dan gelen göçebe ruh, İslamiyet’in ilim ve estetik anlayışı ve Anadolu’nun çok katmanlı medeniyet mirası…

1. Orta Asya – Göçebe Ruhun Ritmi

Türk kültürünün en eski kaynağı Orta Asya’dır. Bu topraklarda şekillenen yaşam biçimi; doğaya, hayvanlara, tarihi ipek yolları ticareti, farklı göç yolları ve atlara dayalıdır. Dolayısıyla, müzik de bu hareketli hayatın ayrılmaz bir parçası olmuş, kopuzla söylenen destanlar, törensel müzikler, doğa taklitli ezgiler bu kültürel yapı içinde doğmuştur.

Orta Asya’nın müziğinde ritim ön plandadır; zira göçebe hayat ritimle akar. Kam ritüelleri, destan anlatımları, şifalı tınılar; bireyden topluma, inançtan yaşama kadar müziği bir hayat rehberi haline getirmiştir. Bu göçebe müzik ruhu, bugün bile Anadolu’nun bazı yörelerinde yankılanmaktadır.

2. İslam Kültürü – Ruhun Derinliğine Yolculuk

İslamiyet’in kabulüyle birlikte Türk kültürüne yeni bir derinlik katılmıştır. Bu, sadece inanç alanında değil, estetik, edebiyat, felsefe ve elbette müzik alanında da etkili olmuştur. Özellikle Farabi, İbn-i Sina gibi alimlerin müzik üzerine geliştirdiği teoriler, bu sanatın zihinsel bir uğraş ve ahlaki bir disiplini olduğunu ortaya koymuştur.

Makam sisteminin gelişimi, müziğin matematikle, ahenkle, tedaviyle ilişkisi bu dönemin ürünüdür. Tasavvuf müziği ise bu damar içinde en belirgin formdur. Ney, kudüm, bendir, ilahi ve zikir sesleriyle ruhun terbiye edildiği bu gelenek, İslam kültürünün müzikteki en zarif ve içsel yansımasıdır.

3. Anadolu – Medeniyetlerin Harmanı

Türklerin Anadolu’ya girişiyle birlikte, daha önce bu topraklarda yaşamış Hitit, Urartu, Roma, Bizans gibi uygarlıklardan kalan kültürel izlerle tanışma başlamıştır. Anadolu, bir anlamda medeniyetlerin çökelti katmanı gibidir. Bu durum, müzikte de çok sesli bir dokunun doğmasına zemin hazırlamıştır.

Türkler, geldikleri her yere kendi müziğini götürürken, o yerin müziğinden de etkilenmişlerdir. Ancak etkilenme boyutunun ne seviyede olduğu net değildir. Anadolu’daki ağıtlar, uzun havalar, oyun havaları; bu çok katmanlı kültürel etkileşimin bir sonucudur. Bugün halk müziğimizdeki çeşitliliğin temelinde, bu medeniyet alışverişi vardır.

Bir Kültür Mührü Olarak Üçlü Harman

Bu üç ana damarın – Orta Asya, İslam ve Anadolu – birleşiminden doğan Türk kültürü, aslında hem geçmişin hem de geleceğin sesidir. Müzik bu üç damarın birleştiği yerde bir kimlik haritası çizer. Türk müziği ne sadece doğudan ne sadece batıdan hem doğunun duyuş derinliğiyle hem batının yapı mantığıyla beslenmiştir.

Bu nedenle Türk müziği, yalnızca dinlenilecek bir ses değil; anlamlandırılacak bir kültürel dildir. Bu dili çözmek, aynı zamanda kendimizi yeniden tanımak anlamına gelir.

Bir sonraki yazıda:
Cumhuriyet ve Müzik Politikaları: Bir Kültür Devrimi mi?” başlığıyla Cumhuriyet’in müzikle kurduğu ilişkiyi, sanat kurumlarının oluşumunu ve halkla kurulan/ kurulamayan kültürel bağları ele alacağız.

Sağlıcakla ve ezgilerle kalın…

Dr. Murat Karabulut – Köşe Yazarı
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
“Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi”
www.gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (3)

  • Gazete ANKARA

    Hakan A.

    Değerli hocam, Türk müziğinin tarihsel yolculuğuna ve beslendiği kaynaklara ilişkin özet niteliğinde aydınlatıcı bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.

    + Cevapla
  • Gazete ANKARA

    Mehmet Ali Talayhan

    Büyük bir ihtiyac yazdığınız yazılar. Ellerinize ve gönlünüze sağlık

    + Cevapla
  • Gazete ANKARA

    severm

    Yerinde ve yetkinlikle Türk kültürünün zenginliğini açıklayan yazın için çok sağolasın ağabey.

    + Cevapla