YAZARLAR

15 Eylül 2025 Pazartesi, 00:00

Yapay Zekâ ile Akıl Yürütme ve Problem Çözme

Teknolojinin en çok tartışılan alanlarından biri olan yapay zekâ, bugün yalnızca verileri işleyen bir araç olmaktan öte, insan zihninin en değerli yeteneklerini modellemeye çalışmaktadır: Akıl yürütme ve problem çözme. Aslında bu yolculuk, 1950’lerden itibaren başlamış, ancak ilk yapay zekâ araştırmacılarının hayalleri ile günümüzde geldiğimiz nokta arasında hem büyük başarılar hem de hâlâ çözülememiş derin sorunlar vardır.

Yapay zekânın ilk öncüleri, insan zihninin bulmacaları çözerken veya mantıksal çıkarımlar yaparken izlediği adım adım süreci taklit eden algoritmalar geliştirmeye odaklanmıştı. Bu yaklaşım, bilgisayarların insan gibi düşünmesi gerektiği fikrine dayanıyordu. Ancak zamanla fark edildi ki, insanlar yalnızca sistematik adımlar atarak değil; çoğunlukla hızlı sezgiler ve deneyimden beslenen kestirmelerle de karar vermektedir.

1980’lerin sonlarından itibaren ise bu katı mantık modellerinin yetersizliği görülünce, belirsizlikle baş edebilecek yeni yöntemler gündeme geldi. Olasılık kuramı ve ekonomi biliminin araçları yapay zekâya taşındı. Bu, özellikle eksik veya çelişkili bilgilerle karar verme gerektiren durumlarda büyük bir ilerleme sağlamıştır.

Ne var ki, bugün dahi yapay zekânın karşısındaki en büyük sorunlardan biri kombinatoryal patlamadır. Yani problem karmaşıklaştıkça, ihtimal hesapları ve olası çözüm yolları geometrik, hatta üstel hızda artar. Bu durum, en gelişmiş algoritmaları bile işlevsiz hâle getirebilmektedir. Örneğin, satranç veya Go gibi oyunlarda bilgisayarların üstünlüğü konuşulsa da, gerçek hayattaki ekonomik, sosyal veya ahlaki problemler bu kadar sınırlı ve kuralları belirli değildir.

İnsan zihni ise bu noktada farklı bir yol izler: Çoğu zaman ayrıntılı hesap yapmadan, geçmiş deneyimlerinden ve sezgisel yargılarından yararlanarak hızlı çözümler üretir. Yapay zekâ araştırmacılarının önündeki büyük soru da tam burada yatmaktadır: Acaba makineler, insanın sezgisel aklını nasıl taklit edebilir?

Bugün geldiğimiz noktada yapay zekâ, büyük veriler üzerinde akıl yürütme yapabilmekte, mantıksal ilişkiler kurabilmekte ve belirli problem setlerinde insanı aşan çözümler sunabilmektedir. Ancak “doğru ve verimli akıl yürütme” hâlâ çözülememiş bir problemdir. Yapay zekâ modelleri belirli sınırlar içinde etkili çalışsa da, geniş kapsamlı ve belirsizliklerle dolu problemler karşısında insanın esnek zekâsı hâlâ tartışmasız bir üstünlüğe sahiptir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, yapay zekânın yalnızca teknik değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olduğudur. Problem çözme yetisi, yalnızca mühendislik veya matematik değil, aynı zamanda etik kararlar, adalet anlayışı ve insan hayatına dokunan sonuçlar doğurur. Örneğin, bir sağlık yapay zekâsının teşhis koyarken yaptığı akıl yürütme, yalnızca teknik doğruluk değil, aynı zamanda insan hayatının değerine ilişkin bir sorumluluk taşır.

Sonuç

Bugün yapay zekâ, insan aklının bazı yönlerini başarıyla kopyalayabiliyor, hatta hız ve kapasite açısından onu aşabiliyor. Fakat sezgi, yaratıcılık ve belirsizlik karşısındaki esneklik hâlâ insana özgü kalıyor. Bu nedenle yapay zekâ ile akıl yürütme arasındaki ilişki, tamamlanmamış bir hikâyedir. Önümüzdeki yıllarda, bu eksik sayfaların doldurulması, yalnızca teknoloji değil, aynı zamanda insanlık için yeni bir ufuk açacağı söylenebilir.

Saygılarımla

Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)