YAZARLAR

02 Aralık 2025 Salı, 08:00

Enerji Çeşitliliği ve Nükleer Gerçeğimiz

Enerji, insanlığın ilerlemesinin görünmez motorudur Bir maddenin hareket etmesi, ısıtılması veya dönüştürülmesi… Hepsi enerjinin bir biçimde hayatımıza dokunmasıdır Bugün bildiğimiz tüm teknolojik, ekonomik ve sosyal gelişmelerin ortak paydası, kesintisiz ve güvenilir enerjiye duyulan ihtiyaçtır

İşte tam da bu nedenle, dünyada enerji talebi her yıl yaklaşık yüzde 4–5 oranında artarken, fosil yakıt rezervlerinin hızla tükenmesi insanlığı yeni bir kavşakta düşünmeye zorluyor Üstelik yalnızca tükenme değil; karbon salımı, iklim krizi, kuraklık, göç, gıda güvenliği gibi sorunların tamamı enerjiyle doğrudan ilişkilidir

Fosil Yakıtların Gerçek Bedeli

Kömür, petrol ve doğalgaz… Sanayi devriminden bu yana dünyanın enerjisini taşıyan bu üçlü bugün insanlığı en çok zorlayan kaynaklar hâline geldi Bir kilogram karbonun yakıldığında atmosfere 366 kg CO₂ salındığını biliyoruz Bu değer yalnızca bir bilimsel gerçek değil; buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, tarım alanlarının kaybı ve yaşam alanlarının yok oluşu demektir

Fosil rezervlerin siyasi bir koz olarak kullanılması ise başka bir sorun Enerji ithalatına bağımlı ülkeler için bu durum ekonomik kırılganlık ve jeopolitik baskı anlamına geliyor Türkiye gibi doğalgazdan elektrik üretim oranı zaman zaman %50 olan ülkelerde bunun sonuçlarını daha net görüyoruz

Yenilenebilir Enerjilerin Umudu ve Sınırları

Bugün güneş, rüzgâr, jeotermal ve biyokütle “temiz enerji” kavramının omurgasını oluşturuyor Yenilenebilir kaynaklar, bir ülkenin yeraltı zenginliğine değil; insan gücüne, teknoloji birikimine ve Ar-Ge’ye dayanıyor Bu yönüyle stratejik bağımsızlığın anahtarıdır

Ancak dürüst olmak gerekirse mevcut teknolojilerle yenilenebilir kaynaklar dünya enerji talebini tek başına karşılamaktan hâlâ uzak Almanya ve Danimarka gibi ülkelerde rüzgârın payı ciddi değerlere ulaşmış olsa da küresel ortalama çok daha düşüktür Türkiye’de hidroelektrik dışındaki yenilenebilirlerin payı her geçen gün artmaktadır

Yenilenebilir enerjilerin “temiz ve tükenmez” oluşu bir avantajdır; fakat süreksiz olmaları, depolama ihtiyacı ve yüksek arazi gereksinimi ciddi kısıtlar yaratıyor Örneğin, 1000 MW’lık bir rüzgâr santrali için 50 bin dönüm alan gerekir Güneş içinse bu rakam daha da büyüyebilir

Peki Çözüm Nerede?

Bu noktada insanlık, enerji tarihinin en kritik sorusuyla karşı karşıya “Temiz, güvenilir, yoğun ve sürdürülebilir enerji kaynağımız ne olacak?”

Cevap, çoğu zaman tartışmaların gölgesinde kalan ama bilimsel gerçekliği değişmeyen bir alanda: Nükleer enerji

Bugün nükleer enerji, hidrolik ve kimyasal enerjiye göre yüz binlerce kat daha yüksek enerji yoğunluğu sunuyor Bir gramda gizli olan bu muazzam güç, insanoğlunun uzay çalışmalarından şebeke elektriğine kadar pek çok alanda alternatifsiz görünmesini sağlıyor

En önemlisi, nükleer enerji büyük ölçekli elektrik üretiminde karbonsuz bir seçenek sunuyor 1000 MW’lık bir nükleer santral, aynı gücü elde etmek için gereken rüzgâr veya güneş tarlalarına kıyasla çok daha küçük bir alan kaplıyor ve çok daha istikrarlı bir enerji sağlıyor

Bilinçli çevrecilerin, “karbon nötr gelecek” hedefi için nükleer enerjiye sırtını dönemeyeceği gerçeği de burada ortaya çıkıyor

Türkiye İçin Enerji Bağımsızlığı

Türkiye’nin enerji ithalat faturası her yıl 70–100 milyar dolar seviyesinde seyrediyor Fosil yakıt fiyatlarındaki dalgalanma, ekonomimizin kırılgan noktalarından biri Bu nedenle enerji politikalarında çeşitlilik artık bir tercih değil, bir zorunluluktur

Doğalgazdan elektrik üretimini %50’ler seviyesinden %15-20’lere düşürmek, yenilenebilir enerjileri akıllı depolama sistemleriyle desteklemek ve nükleer enerjiyi, güvenli, çevreci ve kararlı bir ayak olarak sisteme dahil etmek ülkemizi hem ekonomik hem jeopolitik açıdan güçlendirecektir

Bilim, Teknoloji ve Ar-Ge: Geleceğin Anahtarı

Dünya yeni enerji teknolojilerinde büyük bir yarış içinde Biz ise bu yarışın gerisinde kalmamalıyız Üniversiteler, sanayi, kamu ve özel sektör daha sıkı bir işbirliği içinde daha fazla Ar-Ge üretmeli Yeni nesil reaktörler, enerji depolama teknolojileri, hidrojen, küçük modüler reaktörler (SMR) ve enerji verimliliği çalışmaları Türkiye’nin geleceğinde kritik rol oynayacak

Enerji artık yalnızca ekonomik bir başlık değil; bir milli güvenlik meselesidir

Son Söz: Geleceğin Enerjisi Akılla Yazılır

Enerjide çeşitlilik, bir ülkenin geleceğini belirleyen en önemli faktördür Yenilenebilir kaynaklar, nükleer enerji ve verimli teknolojiler birbirinin alternatifi değil; birbirini tamamlayan unsurlardır

Bugün alacağımız kararlar, sadece bugünün değil, çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşayacağı dünyanın çehresini belirleyecek Temiz çevre, sürdürülebilir kalkınma ve enerji bağımsızlığı için zaman kaybetmeden bilimin yolunu izlemek zorundayız

Enerjiyi doğru kullanmak bir teknik mesele olduğu kadar bir medeniyet tercihidir.

Prof. Dr. H. Mehmet Şahin
Gazi Üni. Öğr. Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı | Köşe Yazarı
hmsahin@gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)