Gelenekten Geleceğe Bir Köprü: Sümer Ezgü ve Müzik Kültürüne Olan Etkisi
1986 yılında Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesinde karşılaştığım ve o günden günümüze iletişimde olduğumuz değerli sanatçı Sümer Ezgü, Türk Halk Müziği icracılığında "Teke Yöresi"nin (Burdur, Antalya, Isparta ve çevresi) en güçlü temsilcilerinden biri olmasının yanı sıra, müziği akademik bir disiplin ve toplumsal bir eğitim aracı olarak gören nadir sanatçılardandır. Onun kariyeri, gelenekseli koruma (muhafazakarlık) ile onu çağa uydurma (modernizm) arasındaki hassas dengede şekillenmiştir. Ezgü o dönemde köyden kente göç olumsuz etkilerini fark eden bir an önce türkülerin derlenmesi ve yayınlanması konusunda akademik bilgiye sahip ender sanatçılardan birisidir
1. Müzikal Kimlik ve Teke Yöresi Temsili
Sümer Ezgü’nün en belirgin özelliği, yerel olanı evrensel standartlarda sunabilme yeteneğidir.
· Teke Yöresi'nin Sesi: Yörük ve Türkmen kültürünün hakim olduğu Teke Yöresi'nin zorlu ritimlerini (9/8'lik, 9/16'lık aksak ritimler, Teke Zortlatması) popüler kültüre taşımıştır. Sipsi, kabak kemane ve cura gibi otantik çalgıların, batı enstrümanlarıyla (gitar, saksafon vb.) aynı sahnede uyum içinde kullanılabileceğini kanıtlamıştır.
· Otantik Tavrın Korunması: Modernizasyon çalışmaları yaparken melodinin özünü ve "tavır" dediğimiz yöresel gırtlak yapısını bozmaz. Birçok sanatçı modernleşme adına eseri tanınmaz hale getirirken, Ezgü eserin "DNA'sını" koruyarak altyapıyı zenginleştirir.
2. Derlemecilik ve Araştırmacı Yönü
Sümer Ezgü, "hazır repertuvarı okuyan" bir solistten ziyade, repertuvar üreten ve arşivleyen bir araştırmacıdır.
· Saha Çalışmaları: TRT kökenli olmasının verdiği disiplinle, Müzik Folkloru çalışmalarında bulunur. Anadolu’nun köylerini gezerek sözlü kültürü kayıt altına almıştır. "Anadolu'dan Geldik" gibi televizyon programları, sadece bir müzik eğlence programı değil, aynı zamanda görsel bir arşiv niteliği taşır. Bu programlarda yörenin sadece türküsünü değil; giyimini, yemeğini ve yaşam tarzını da belgeleyerek bütüncül bir kültür aktarımı sağlamıştır.
· Eser Kazandırma: "İlvanlım", "Bedirik", "Çek Deveyi" gibi türkülerin geniş kitlelerce sevilmesinde, onun derleme ve düzenleme anlayışının payı büyüktür.
3. Eğitimcilik Misyonu: Sümer Ezgü Sanat Akademisi
Sanatçının en önemli "geleceğe yatırım" projesi, Antalya'da kurduğu Sümer Ezgü Sanat Akademisi'dir.
· Kültürel Aktarım Mekanizması: Ezgü, kültürün sadece dinlenerek değil, icra edilerek yaşayacağına inanır. Akademisinde sadece popüler batı müziği enstrümanları değil; bağlama, sipsi ve halk oyunları eğitimi de vererek yeni neslin kendi kökleriyle bağ kurmasını sağlar.
· Felsefi Altyapı: Ezgü'ye göre müzik eğitimi, sadece nota öğrenmek değildir; bir "ahlak ve karakter eğitimi"dir. Konfüçyüs'ün "Bir milletin ahlakının bozulup bozulmadığını anlamak isterseniz müziğine bakınız" sözünü sıkça referans alarak, yozlaşmış müziğin toplumu çürüteceğini savunur. Bu nedenle akademisi, nitelikli birey yetiştirme projesidir.
4. İletişim ve Popüler Kültürle İlişkisi
Halk müziği sanatçılarının genellikle "yerel" kalma handikabını Sümer Ezgü, doğru iletişim stratejileriyle aşmıştır.
· Gençlerle İletişim: Türküleri kliplerle, dinamik sahne şovlarıyla ve senfonik düzenlemelerle sunması, genç kuşağın halk müziğine olan önyargısını kırmıştır.
· Görsel Estetik: Sahne kıyafetlerinde Yörük motiflerini modernize ederek kullanması, kültürün sadece işitsel değil görsel bir marka değeri olduğunu da göstermiştir.
Sonuç
Sümer Ezgü, geçmişin mirasını bir müze bekçisi gibi "saklamak" yerine, onu işleyen ve geliştiren bir zanaatkar gibi davranmıştır.
1. Arşivcidir: Kaybolmaya yüz tutan ezgileri kurtarır.
2. Yorumcudur: Eserlere karakteristik imzasını atar.
3. Öğretmendir: Akademisiyle bilgi birikimini devreder.
Onun etkisi, sadece güzel türkü söylemekle sınırlı değildir; Türk Halk Müziği'nin şehirli, eğitimli ve modern dünyada "itibarını" koruyan ve yükselten bir kültür adamı olmasıdır
YORUM YAP