Denetim-Yolsuzluk İlişkisi Üzerine Düşünceler
Modern kamu yönetimi anlayışının temel taşları olan etkililik, verimlilik, tutumluluk, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri, ancak etkin bir denetim mekanizmasıyla hayat bulur. Fakat denetim dediğimiz bu karmaşık süreç, çoğu zaman sınırları, kapsamı ve uygulama biçimiyle tartışmalara yol açar.
Bir noktada denetim sona erer ve bireyin ya da kurumun kendi inisiyatifiyle hareket ettiği hassas alanlar başlar. İşte tam da bu sınırda, bazen sinsice, bazen de açıkça kendini gösteren bir kavram belirir: Yolsuzluk.
Peki, denetim tam olarak nerede biter ve yolsuzluk nerede başlar? Bu soru, üzerinde düşünülmesi gereken, derin bir anlam taşır.
Denetimin Tanımı ve Sınırları
Denetim; kamu veya özel sektörde faaliyet gösteren birimlerin belirli kurallar, yasalar ve ilkeler çerçevesinde işleyip işlemediğini izlemek, değerlendirmek ve gerektiğinde düzeltici tedbirler almak amacıyla yürütülen sistematik bir faaliyettir.
İç denetimden dış denetime, mali denetimden performans denetimine kadar pek çok türü bulunan bu mekanizma, kurumların amaçlarına ulaşmasında temel bir güvencedir. Ancak her denetim faaliyetinin bir sınırı vardır. Bu sınır genellikle:
- Kaynakların sınırlılığı
- Hukuki çerçeve
- Siyasal iradenin tercihleri
Denetimin kurumsal kapasitesi, bağımsızlığı ve tarafsızlığı kadar; hangi alanlarda, ne ölçüde denetim yapılacağı da kritik öneme sahiptir.
Denetimsizlik Boşluğunda Yolsuzluk
Denetimin yapılamadığı alanlarda görünmeyen ama güçlü bir boşluk oluşur. Bu boşluk genellikle yolsuzluğun yeşerdiği zemindir.
Yolsuzluk, kamu gücünün özel çıkarlar için kötüye kullanılmasıdır. Rüşvet, nepotizm, kronizm, usulsüz harcamalar, kayırmacılık gibi birçok biçimde karşımıza çıkar. Ancak en tehlikelisi, sistemin içine gizlenmiş ve kurumsallaşmış olanıdır.
İki Temel Risk
- Denetim Körlüğü: Bazı alanların yapısal olarak görülmemesi ya da görülmek istenmemesi
- Denetim Direnci: Sürekli baskı altındaki kurumların denetimi formaliteye indirgeyip işlevsizleştirmesi
Denetim varmış gibi görünüp yolsuzluğun organize şekilde yayılması mümkündür.
Süreç Odaklı Denetimin Önemi
Yolsuzlukla mücadelede denetimin sonuç odaklı değil, süreç odaklı olması gerekir. Risk odaklı denetim; usulsüzlükten önceki süreci izleyerek, yolsuzluk alanlarını önceden tespit edip önler.
Takdir yetkisi fazla, denetim zayıfsa; yolsuzluk artar. “Mutlak güç, mutlak yozlaştırır” sözü bu bağlamda anlam kazanır.
Şeffaflık, Etik ve Hesap Verme Kültürü
Yolsuzlukla mücadelede denetim mekanizmalarının yanında:
- Etik ilkelerin içselleştirilmesi
- Sivil toplumun denetleyici rolü
- Şeffaflık uygulamaları
hayati önem taşır.
Denetim raporlarının arşivde unutulması, soruşturma açılmaması ve cezasızlık; sistemi işlevsizleştirir ve cesaretlendirici bir zemin oluşturur.
Ne Yapılmalı?
Etkin denetim için:
- Denetçilerin bağımsızlığı sağlanmalı
- Denetim sonuçları kamuoyuyla paylaşılmalı
- Yapay zekâ ve veri analitiğiyle denetim güçlendirilmeli
- Eğitim, medya, sivil toplumun rolü artırılmalı
Denetim, görünenin arkasındaki görünmeyeni görebildiği ölçüde anlam kazanır. Yolsuzluk ise denetimin uzanamadığı yerlerde kök salar.
“Asıl mesele denetimin nerede bittiği değil; neden orada bittiğini sorgulamaktır.”
Yazar: Ömer Yürekli
YORUM YAP