YAZARLAR

24 Ağustos 2025 Pazar, 08:00

Beynimizi Bir Bilgisayara Benzetirsek…

Ben beyni bir bilgisayara benzetirim. Bu benzetmeden yola çıkarak onun işleyişi hakkında birçok fikir yürütebiliriz. Şöyle bir bakalım:

1. Beyne Antivirüs Yüklenir Mi?
Bilgisayarımıza virüslere karşı koruma sağlamak için antivirüs programları yüklüyoruz. Peki beynimize de böyle bir yazılım yükleyebilir miyiz? Zararlı, bozulmuş, zehirli bir yiyecek yediğimizde midemiz kusarak kendini korur. Ama aynı tepkiselliği beynimiz gösteriyor mu? Yoksa her gelen bilgiyi sünger gibi emip saklıyor mu?

Cengiz Aytmatov’un şu sözü bu noktada çok şey anlatır:
“Mide beyinden akıllıdır. Çünkü mide kusmayı bilir, beyin her pisliği yutar.”
Beynimizi zararlı bilgilerden korumanın yolu, ilk veriyi doğru yerden almakla başlar. Çünkü beyin, ilk kaydı temel kabul eder. Sonradan gelen her şeyi bu temele göre değerlendirir. Eğer temeli doğru kurarsak, yanlışı ayırt edebiliriz. Ama yanlışla başlarsak, doğru bize hep yabancı kalır.

Farabî’nin dediği gibi:
“Evvela doğruyu bilmek gerektir; doğru bilinirse yanlış da bilinir ama evvela yanlış bilinirse doğru bilinmez.”

2. Kısa Süreli Bellek, Ön Bellek Gibi Çalışır
Bilgisayarda önbellek ve sabit disk vardır. İnsan beyninde de kısa süreli ve uzun süreli hafıza benzer şekilde çalışır. Bilgisayarda çok fazla pencere açık olursa sistem yavaşlar. Beynimiz de aynı. Kısa süreli hafıza 5 ila 7 bilgi işleyebilir. Yeni bir bilgi geldiğinde eskiyi siler. Sürekli bilgi yüklenirse, sistem kilitlenir. Unutkanlık başlar, zihin yavaşlar.
Bu yüzden “açık parantez” bırakmamak gerekir. Yani:
Fatura mı ödenecek? Bekletme.
Telefon mu edilecek? Hemen et.
Kısa süreli hafızada tuttuğumuz her şey zihni meşgul eder.
Parantezi kapat, rahatla.

3. Disk Temizleme: Zihni Kirlilikten Arındırmak
Bilgisayarda gezindiğimiz her yer iz bırakır. Bunlar zamanla sistemi yavaşlatır. Disk temizliği yaparız. Peki ya zihnimizdeki gereksiz dosyalar?
Kırgınlıklar, kızgınlıklar, haset, kin, öfke… Bunlar beynin “çöp dosyalarıdır”. Hem yük oluşturur hem sistemi yavaşlatır.
Gücümüzün yetmediği şeyleri içimizde taşımak yerine Allah’a havale edebiliriz.
Kin ve nefreti affetmekle temizleyebiliriz.
Yoksa o kirlilik hem içimizi hem hayatı çekilmez hale getirir.

4. Bilgiyi Dosyalamak: Hatırlamanın Anahtarı
Bilgisayarda benzer dosyaları bir araya toplarız, dosya isimleri veririz, alfabetik sıraya koyarız. Böylece aradığımız bilgiye kolayca ulaşırız.
Zihin de böyledir. Bilgiyi rastgele değil, sistemli depolamalıyız.
Örneğin 50 noktayı bir kağıda rastgele koysanız, sonradan nerede olduklarını hatırlamak neredeyse imkânsızdır. Ama eşkenar üçgen içine yerleştirseniz, hatırlamak çok daha kolay olur.
Öğrenmede sistem kurarsak, hatırlamak da öğrenmek de kolaylaşır.

5. Güncelleme Yapmazsan Donarsın
Bilgisayarları güncellemeyince yeni programları çalıştıramazlar. Peki biz beynimizi güncelliyor muyuz?
Yoksa yıllardır aynı ezberleri mi tekrar ediyoruz?
Yeni çağın bilgileriyle, gelişmeleriyle, teknolojisiyle, düşünce sistemleriyle zihnimizi yenilemezsek, çağın dilini anlayamayız.
Geçmişin bilgisi değerlidir ama bugünün dünyasında yön bulmak için güncelleme şarttır.

6. Beyin De Dinlenmek İster
Bilgisayarı sürekli açık tutarsanız, bir noktada ısınır, bozulur. Beyin de sürekli çalışmamalı. Ara vermek gerekir.
Okuduklarımızı, izlediklerimizi, duyduklarımızı zihinde “dinlenmeye” almak gerekir.
Fikirlerin demlenmeye, düşüncelerin şekillenmeye ihtiyacı vardır.
Yorgun beyin düşünemez, yaratamaz.
Beyin–bilgisayar benzetmesi daha birçok çıkarıma kapı aralayabilir. Ama şunu unutmamak gerekir:
Beyin bir bilgisayar değildir.
Çünkü bilgisayarı üreten yine beyindir. Ama bilgisayar, beyni üretemez. Beynin 100 milyardan bir nöronunu bile yapamaz.
Bilgisayar sıfır yaşında bir zekâya sahiptir. Hayal kuramaz. Düş göremez.
Veriyi bilgiye, bilgiyi düşünceye dönüştüremez.
Sadece insan eliyle yüklenmiş bir programı çalıştırabilir.
Hepsi bu.

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)