Anlamın Mizahtan Kovalanması Ya Da Absürd Mizah
Geleneksel Türk mizahının tipik özelliği, kıssadan hisse çıkarmasıdır. Nasrettin Hoca fıkraları ve İncili Çavuş fıkraları bir meseleyi anlatırken konuyu açıklığa kavuşturmayı ve hayata dair bir ders vermeyi amaçlar. Bizim mizahımız geçmişten bu yana güldürerek eğitmeye ağırlık verir.
Zaman değiştikçe hayat anlayışı, düşünceler ve algılar da değişir. Bunun sonucu olarak mizah da değişim geçirir.
Mizah, yanlış davranışları alaya alarak ahlaki davranışın önemini vurgularken zamanla bu yapı dönüşmüştür. Toplumda genel kabulün dışında kalan durumlar mizaha daha kolay konu olabilir. Toplum genel olarak ahlaklıysa çıkarcılık, ikiyüzlülük ve dedikoduculuk gülünç düşmeye elverişlidir. Ancak toplumda ahlaksızlık egemense ahlaklı insanlar mizahın malzemesi hâline gelebilir.
Mizah bir düşünme, eleştiri ve savunma sanatıdır. Merkezinde zekâ vardır. Mizah işlevlerinden uzaklaşırsa zekâya ihtiyaç duymaz. Çünkü anlamlı bir sonuç yerine var olan şeyleri yıkar veya tahrif eder, saçma üzerine bir yapı kurar.
Absürd mizah, anlamın mizahtan kovalandığı mizah türüdür. Sadece güldürmeye dayanır. Saçmalığı bir moda formu olarak kabul eder, yeni neslin tabiriyle “geyik yapmak”tır.
Peki absürd mizahın altında yatan sosyal ve siyasal nedenler nedir? Absürd mizah, yeni hayat biçiminin ve siyasal sosyal yapının ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Bu nedenle absürd mizahı anlamak için temellerini irdelemek gerekir.
Ülkemizde 1981 askeri darbesi sonrasında gençliğin apolitize edilmesi ve ideolojilerin yerine televole kültürünün yerleştirilmesi yönünde bir süreç başlamıştır. Magazinleştirilmiş futbol taraftarlığı, cinsellik merkezli düşünme alışkanlığı ve güdülmeye açık edilgin bir gençlik oluşturulmuştur.
Absürd mizahın muhalefet görevi yoktur. Bu nedenle egemenlerin amacına uygun bir yapı oluşturur. Mizah saman alevi gibi anlık güldürür ve geride iz bırakmaz. Böylece suya sabuna dokunmayan, kirli bir mizah piyasaya egemen olur. Felsefeden yoksun bir maganda mizahına alan açılır.
Eğitim de absürd mizaha uyumlu hâle getirilmiştir. Eğitimden zekâ, muhakeme ve hayal gücü çıkarılmış; yerine yalnızca hafıza konmuştur. Hafıza yeni bir şey üretmez, sadece toplar ve geri yansıtır. Değerlendirme sistemi içgüdüsel hafızaya dayalı test sistemine dönüşmüştür. Okunanı hatırlayıp işaretlemek başarı hâline gelmiştir. Zekâ ve muhakeme hafızaya eşlik etmeyince gereksiz bilgilerin birikmesi kaçınılmaz olur.
Absürd mizah, beyinsel tembelliğe çok uygundur. Anlam merkezli düşünme zihinsel çaba gerektirir. Oysa absürd mizah saçma olsa da “absürd mizah” etiketi sayesinde meşruluk kazanır. Doğru ya da yanlış düşünme riski yoktur. Bu yüzden rahatlatıcıdır. Zaten saçma olduğu baştan kabul edilmiştir. Yanlış denilemez.
Absürd mizah sosyal hayatta da kolay kabul görmüştür. Anlam merkezli ve yanlışa itiraz eden mizah yerine kimseyi hedef almayan, düşündürmeden güldüren mizahın tehlikesi yoktur. Egemenlerin tepkisini çekmez. Toplumsal kabul gördüğü için stand-upçıları da besleyen kazançlı bir sektöre dönüşmüştür. Cinsellik ve gündelik hayatın sıradanlığı üzerine kurulu, akılda kalmayan, düşündürmeyen ama güldüren esprilerle dolu bir piyasa yayılmıştır.
Günümüzde siyasal veya toplumcu mizah yerini büyük ölçüde absürd mizaha bırakmıştır. Bu satırların yazarı ise bu ülkede felsefi mizahın ve hayata dair evrensel gerçekliğin mizahla aktarılmasına gayret etmektedir.
Absürd mizah kültürel değerleri anlamsız şekilde tahrif ederek güldürebilir. Örneğin atasözleri. Hayata dair gerçeklik anlatan atasözleri hafızamızda bir şablon oluşturur. Bu şablonlar anlam kaygısı olmadan bozulduğunda zihnimiz boşluğa düşer ve gülme meydana gelir. Amaç yalnızca güldürmektir.
2010 yılında özel bir televizyon kanalında yayımlanan “Türk Malı” dizisinde Binnur Kaya’nın canlandırdığı Abiye karakteri atasözlerini ve deyimleri tahrif ederek güldürüyordu. Örnekler:
Kitap en iti tosttur.
Ağaç yaşken emilir.
Söz sükût ise gümüş altındır.
Yalancının mumu yansıyana kadar yanar.
Uzun sözün sopası.
Temizlik İran’dan gelir.
Her koyun kendi bacanağıyla asılır.
Bekara karı okşamak kolaydır.
Can malın yorganıdır.
Tilkinin dönüp geleceği yer tüpçü dükkânıdır.
Akıl yaşta değil kaştadır.
Atasözlerindeki bir kelimenin kafiyeli bir başka kelimeyle değiştirilmesi sonucu anlam bozulur ve absürd bir ifade ortaya çıkar.
Bağlam değişikliğiyle de absürd mizah oluşur:
Her yiğidin bir rüşvet yiyişi vardır.
Parayı veren bir daha nah geri alır.
Horozu çok olan köyde tavuklar haşat olur.
Garip kuşun yuvasını belediye yıkar.
Denize düşen yüzme bilmiyorsa ayvayı yer.
Borç yiğidin karın ağrısıdır.
Tatlı söz yılana vız gelir.
Zorla güzellik, güzellik salonunda olur.
Kurt kocayınca hayvanat bahçesinden emekli olur.
Bülbülü altın kafese koymuşlar “Oh ne rahat” demiş.
Kopya gelecek yerden kola esirgenmez.
Absürd mizah, hayatın olağan mantığına aykırı soru ve cevaplarla da oluşur:
“Ne yapıyorsun?” “Telefonla konuşuyorum.” “Aaa sizin telefon konuşuyor mu?”
Basamakta durmayın çarpar, böler, karekökünü alır.
Geçenlerde fırında patates yiyorduk, fırın sıcak geldi, bahçeye çıktık.
“Abi araban ne malı?” “Alman malı.” “Bizimki klimalı.”
“Abi duydun mu 50 kişiyi taramışlar.” “Nerede?” “Marketin karşısındaki berberde.”
“Ceren’in sana selamı var.” “Hangi Ceren’in?” “Tencerenin.”
“Tem otoyoluna muz düşerse ne olur?” “Temmuz.”
“Bana yamuk yapma, ama çember, kare, daire yapabilirsin.”
“Abi sana büdünün selamı var.” “Hangi Büdü?” “İyyake nabüdü.”
“Köfte ile möfte arasında ne fark var?” “Biri kıymadan biri mıymadan yapılır.”
“Renkli televizyonunuz var mı?” “Var.” “Peki ne renk?”
Günlük hayata dair absürd ifadeler de sık kullanılır:
Sıkıcı dersleri değerlendirin, kitabın kenarını süsleyin.
Dünya delikanlı olsa böyle yuvarlak olmazdı.
Sözlüden zayıf aldım ama önemli olan katılmaktı.
Asansör bozuktur, en yakın asansör karşı apartmandadır.
Paraya para demezdi çünkü “r”leri söyleyemezdi.
Kaynanam kayboldu, görenlerin görmezlikten gelmeleri rica olunur.
Ozon delik, dünya yuvarlak. Sapık bir gezegende yaşıyoruz.
Güzellik Allah vergisi, sivilceler KDV’si.
İlahi Azrail, sen adamı öldürürsün.
Adamın biri Hindistan’da dolaşırken başına Buda heykeli düşmüş. “Başıma Buda mı gelecekti” demiş.
Nasrettin Hoca fıkralarının değiştirilmesiyle de absürd mizah yapılabilir:
“Hoca, senin karın internette dolaşıyor” demişler. “Dolaşıyorsa bizim siteye de uğrardı” demiş.
“Hocam bilgisayarına virüs girdi, ne yapalım?” demişler. “Domuz gribi virüsüne yakalanan birini getirin, en iyi o anlar” demiş.
Hocanın biri göle yoğurt mayası atıyormuş. Yoldan geçen biri “Bindiğin dalı kesiyorsun” demiş. Hoca da “Buyurun cenaze namazına” demiş.
Fıkra şablonları değiştirilerek de absürd mizah yapılabilir:
Bir İngiliz, bir Fransız, Temel ve bir Endonezyalı bir tren kompartımanında gidiyormuş. İngiliz, Fransız ve Temel Endonezyalıya dönüp “Sen bu âlemde yenisin galiba” demiş.
Şarkı sözleri değiştirilerek yapılan absürd mizaha örnek:
Yeşil gözlerinden rutubet kaptım
Diz çöküp önünde amuda kalktım
Absürd mizah, alışageldiğimiz kalıpları yıkar ancak yerine daha yüksek bir değer koymaz. Sadece güldürür. Oysa mizahı daha faydalı kullanabiliriz. Zekâmızı harekete geçirip düşünce dünyamızı zenginleştirebilir. Felsefe ve zekâ temelli mizahla hayat ve düşünce kalitemizi yükseltebiliriz. Felsefe ve zekâ temelli mizah bir sonraki yazıda ele alınacaktır.
Av. Durdu GÜNEŞ
Gazete Ankara DHP | Köşe Yazarı
dgunes@gazeteankara.com.tr
YORUM YAP