Türkiye Cumhuriyeti: Medeniyetin Taşıyıcısı Bir Devlet Aklı
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; Türkiye Cumhuriyeti’nin insanlık ailesi içindeki tarihsel ve ahlaki sorumluluğunun adıdır.
Cumhuriyet 102 yaşında.
Sayı, sadece bir yaş belirtmiyor; insanlık yolculuğunda bir devletin neyi temsil ettiğini, nasıl bir yükü taşıdığını, neyin öncüsü olduğunu da gösteriyor.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sadece kendi halkı için değil, küresel düzeyde insanlığın ortak değerleri için hareket eden bir aktör konumunda. Bu rol, kolay kazanılmış değil; bedeller ödenerek, mücadelelerle ve köklü bir devlet aklıyla inşa edilmiş bir duruşun sonucu.
Ama gelin bu yazıda biraz daha yakına bakalım:
Cumhuriyet, gündelik hayatta bize nasıl dokunuyor?
Genç bir mühendis kadının uzaya gönderdiği ilk yerli uyduya kod yazarken duyduğu heyecanda var.
Deprem sonrası gece uykusuz nöbet tutan bir arama kurtarma gönüllüsünün alnındaki terde var.
TOGG’un direksiyonuna ilk kez geçen mühendis babanın kızına “sen daha iyisini yaparsın” derken gözlerindeki ışıltıda var.
Cumhuriyet, sadece geçmişin anısı değil; bugünün emeği, yarının umududur.
Türkiye'nin Evrensel Sorumluluğu
Bugün Cumhuriyet, klasik devlet reflekslerinin ötesinde, bölgesel güç küresel sorumluluk sahibi bir akılla hareket ediyor.
Birleşmiş Milletler kürsüsünden Afrika’daki açlığa dikkat çeken sesle, Gazze’ye yardım ulaştıran gemilerle, uçaklarla, Balkanlar’da barışı tesis etmeye çalışan diplomasiyle, küresel sorunlara çözüm arayan stratejik vizyonla var oluyor.
Bu vizyonun temelinde ise şu ilke yatıyor:
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”
Bu artık sadece bir söz değil.
Bu, dış politikadan enerji güvenliğine, çevre politikalarından eğitim reformlarına kadar her alanda hissedilen bir felsefe.
Eğitim, Bilim, Kültür – Medeniyetin Omurgası
Bugün Cumhuriyet, eğitimde bilimsel ilerlemeyi merkeze alan, gençleri teknoloji ve yaratıcılıkla buluşturan, kültür diplomasisiyle dünyaya kendini anlatan bir ülke vizyonunun taşıyıcısı.
Bir yandan yapay zekâya yatırım yapan, diğer yandan Yunus Emre’nin sözleriyle evrensel insanlık dili kurmaya çalışan bir ülke...
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, artık sadece güçlü olmak için değil; örnek olmak, ilham olmak için yaşanacak.
Çünkü bu yüzyıl, sadece teknolojiyle değil; vicdanla, adaletle, birlik duygusuyla kurulacak.
Cumhuriyet: Sadece Bizim Değil, Hepimizin Umudu
Tüm dünyada devletlerin güven kaybettiği, kurumlara duyulan inancın zayıfladığı bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti bir duruş gösteriyor:
Şeffaflık, liyakat, dayanışma, toplumsal barış gibi kavramların altını yeniden dolduruyor.
Artık mesele büyüklük değil; örnek olmak.
Sınırlarımızın ötesine taşan bir “medeniyet taşıyıcılığı” vizyonu, işte bu yüzden kıymetli.
Bu vizyonu taşımak, sadece yönetenlerin değil, hepimizin görevi.
Çünkü Cumhuriyet, en çok da sıradan insanların olağanüstü çabasıyla güç bulur:
Sabah erkenden okuluna koşan öğrencide, gece vardiyasına giden işçide, oy kullanırken geleceğine sahip çıkan yurttaşta yaşar.
Son Söz:
Cumhuriyet, bize ait olan en değerli miras;
Ama aynı zamanda en büyük sorumluluk.
Onu sadece anmakla değil, yaşatmakla, geliştirmekle, geleceğe taşımakla yükümlüyüz.
Bu duygu ve inançla,
Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yaşını kutluyor;
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizi kuran ve yaşatan herkese sonsuz saygı ve minnetle…
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun.
Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Gazi Üniversitesi Öğr. Üyesi – Köşe Yazarı
E-posta: opoyrazoglu@gazeteankara.com.tr
WhatsApp Haber Hattı: +90 531 512 62 32
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı – Kurucu ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
YORUM YAP