Çöp Tenekesiyle Geçmiş Arasındaki İnce Çizgi
Değerli Gazete Ankara okuyucuları, bu yazıyı toplumsal davranışlara dair eleştirel bir bakış açısıyla, sade bir anlatımla yazmaya çalıştım.
Bir insanın geçmişini kurcalamak, çoğu zaman bir çöp tenekesini karıştırmaya benzer. Kulağa sert ve acımasız geliyor değil mi? Fakat biraz durup düşündüğümüzde, bu benzetmenin acı ama hakikatle dolu bir yanının olduğunu görürüz.
Çünkü çöp, her zaman saklanmak istenmeyenlerin, artık işlevini yitirmiş olanların ve kimsenin görmek istemediği izlerin toplamıdır. Biriktikçe ağırlaşır, kokar, bozulur ama aynı zamanda çok şey anlatır: Ne yediğimizi, neyi israf ettiğimizi, neyi artık taşıyamadığımızı… Tıpkı bireylerin geçmişleri gibi.
İnsan, geçmişini bazen bir albüm gibi saklar, bazen de bir mezara gömer. Bazıları her an elinin altında tutar, bazılarıysa en derin zihinsel çekmecelere kilitler. Fakat biz ne yapıyoruz? Karşımıza çıkan insanların çöp kutularına göz atmaya çalışıyoruz. Kiminle ne yaşamış, ne yapmış, neyi başaramamış? Merak ediyoruz. Öğrendiğimizde tatmin olmaktan çok, hükmetmek istiyoruz. “Aaa böyle biriymiş” diyebilmenin tuhaf bir konforuna sığınıyoruz.
Oysa insan, yalnızca geçmişinden ibaret değildir. Geçmiş, insanın bir uyarlamasıdır sadece. Yanlışlarıyla, eksiklikleriyle, hatalarıyla yoğrulmuş bir öykü. Ama bugünü, geçmişin gölgesinde yargılamak; yaşayan bir organizmayı, geçmişte donmuş bir evreyle tanımlamaya çalışmak gibidir.
Sosyolojik olarak baktığımızda, bu eğilim; toplumun bireyi sabitleme, bir yere dâhil etme, kategorilere ayırma, “güvenli” alanlar oluşturma ihtiyacının bir yansımasıdır. Çünkü değişken insan, sistem için daima bir tehdittir. Geçmişini açığa çıkararak sabitlemek isteriz biz onu. “O zaman da böyleymiş,” deyip bugünkü dönüşümünü değersizleştirmeye çalışırız.
Peki neden? Çünkü affetmekten çok hatırlamak kolaydır. Kabullenmekten çok damgalamak. Oysa gerçek olgunluk, geçmişi öğrenip onu adı üzerinde geçmişin bağlamında bırakabilmektir. Çöp tenekesine bakmak değil, bugünkü sofraya ne koyduğuna odaklanmaktır.
Unutmamalıyız ki, her çöp tenekesinde bir parça mahremiyet vardır. Kurcalamak, yalnızca başkasını değil, kendi insanlığımızı da kirletir. Ve yine unutmayalım ki, İnsanların geçmişlerini kurcalamak, çöp tenekesini karıştırmaya benzer.
Ve belki de en çok şunu sormalıyız:
Kendi geçmişimiz karıştırılsa, neyle karşılaşmak isterdik?
Prof. Dr. O. Ayhan ERDEM
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara DHP Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
www.gazeteankara.com.tr
“Türkiye’nin kalbi, Ankara’nın sesi”
YORUM YAP