İkinci Yüzyılda İnsan Kaynağına Ortak Akıl ve Ortak Gelecek Yaklaşımı
Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına adım atarken, bu yeni döneme yalnızca bir zaman değişimi olarak değil, bir medeniyet vizyonunun yeniden inşası olarak bakmak gerekiyor. Artık mesele sadece ekonomik kalkınma değil, insan merkezli, sürdürülebilir ve kuşatıcı bir kalkınma modelinin nasıl hayata geçirileceğidir.
Devlet aklının şekillendirdiği “Türk ve Türk Dünyası Yüzyılı” hedefi, yalnızca Türkiye’nin değil; Türkistan coğrafyasından Orta Asya’ya, Balkanlar’dan Afrika’ya uzanan geniş bir kültürel hinterlandın ortak değerler ve karşılıklı sorumluluklar zemininde yeniden kurgulanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede, beşerî sermayenin güçlendirilmesi artık sadece bir ulusal hedef değil; bir bölgesel sorumluluk ve küresel vizyon meselesidir.
Çünkü kalkınma, önce insanla başlar. Eğitimle, gelişimle, vizyonla şekillenir. Ancak bu gelişim yalnızca dersliklerde, sınıf sıralarında değil; ortak öğrenme ağlarında, iş birliği platformlarında, kültürler arası etkileşimde mümkün hale gelir.
Türkiye, sahip olduğu tarihsel birikim, kurumsal hafıza ve genç nüfus avantajı ile yalnızca kendisi için değil; ortak dilin, ortak tarihin ve ortak geleceğin taşıyıcısı olan toplumlar için de bir model olma potansiyeline sahiptir.
Bugün insan kaynaklarının niteliğini artırmak için atılacak her adım; yalnızca bireyin değil, coğrafyanın kaderini değiştirecek bir adımdır. Bu nedenle Türkiye, ikinci yüzyılında şu üç temel yaklaşımı birlikte inşa etmek zorundadır:
1. Ulusal Gelişim: Kendi İnsan Kaynağını Geleceğe Taşımak
Türkiye, genç ve dinamik nüfusunu yalnızca eğitimle değil; uygulama odaklı, çok disiplinli, kültürle bütünleşmiş bir gelişim modeliyle donatmak zorundadır. Yalnızca üniversite mezunu değil; düşünebilen, uygulayabilen, liderlik edebilen bireyler yetiştirilmelidir. Bu da eğitim dışı yapılarla, deneyim alanlarıyla ve kurumsal iş birlikleriyle mümkündür.
2. Bölgesel Ortaklık: Türk Dünyası ve Ortak Medeniyet Havzalarıyla İnsan Kaynağı İş Birliği
Türk dünyasında ortak bir dil konuşuluyor olabilir, ama bu dili ortak bir gelişim vizyonuna dönüştürmek, ikinci yüzyılın en önemli sorumluluğudur. Türkiye; Azerbaycan’dan Kazakistan’a, Kırgızistan’dan Özbekistan’a, Türkmenistan’dan Kuzey Makedonya’ya uzanan coğrafyada insan kaynağı politikalarının ortak akıl, karşılıklı paylaşım ve bilgi transferi çerçevesinde inşa edilmesine öncülük etmelidir.
3. Küresel Etki: Afrika, Orta Asya ve Uzakdoğu ile Çok Katmanlı Gelişim İttifakı
Bugün Afrika’da genç nüfus büyüyor ama yönlendirecek liderlik kapasitesi eksik. Uzakdoğu’da teknoloji ilerliyor ama kültürel bütünlük ve sosyal denge sorunları artıyor. Türkiye, bu coğrafyalarda hem teknik kapasiteyi artıracak iş birlikleri hem de değer temelli bir liderlik anlayışını yaygınlaştıracak programlarla etkin rol üstlenmelidir.
4. Çok Paydaşlı Yeni Modeller: Eğitimin Ötesine Geçen İş Birlikleri
Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde, yalnızca kamuya veya özel sektöre görev düşmüyor. Millî Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu ve öncü yükseköğretim kurumlarıyla birlikte, özel sektörün ve sivil toplumun da dahil olduğu çok paydaşlı yeni modellerin geliştirilmesi gereklidir. Ulusal ve uluslararası düzeyde oluşturulacak bu iş birlikleri, yalnızca eğitim vermekle kalmayıp; nitelik kazandıran, beceri inşa eden ve liderlik potansiyelini açığa çıkaran bir sistem mimarisi sunmalıdır. Bu da Türkiye'yi, yalnızca içeride değil, dışarıda da örnek alınan bir beşerî sermaye lideri haline getirecektir.
İkinci yüzyılda Türkiye, yalnızca ekonomik kalkınma hedefiyle değil; insan odaklı bir uygarlık vizyonuyla ilerlemelidir. Bu vizyon, ancak ortak bir gelecek tasavvuruyla ve insan kaynağını o geleceğin taşıyıcısı olarak görmekle mümkündür.
Bir ülkenin gücü, yalnızca üretim araçlarıyla değil; onu yöneten, geliştiren ve anlamlandıran insanlarının niteliğiyle ölçülür.
Türkiye’nin ikinci yüzyılı, yalnızca Türkiye için değil; tarihin bize emanet ettiği tüm coğrafyalar için de bir yeniden inşa çağrısıdır.
Ve bu çağrı, ancak ortak akılla, ortak değerlerle, ortak hedeflerle cevap bulabilir.
Dr. Oğuz POYRAZOĞLU
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
opoyrazoglu@gazeteankara.com.tr
Gazete Ankara DHP – Kurucu ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
www.gazeteankara.com.tr “Türkiye'nin kalbi Ankara'nın sesi”
YORUM YAP