Türkiye’de Yükseköğretim Düzeyinde Müzik Eğitimi: Batı Merkezli Sistemin Eleştirisi ve Türk Müziği Odaklı Yeniden Yapılandırma Stratejileri-1
Türkiye’de müzik eğitimi sistemi, tarihsel süreç içerisinde modernleşme projelerinin en temel yapı taşlarından biri olarak kurgulanmıştır. Cumhuriyetin ilanını takip eden yıllarda, Batı Klasik Müziği normlarının bir "çağdaşlaşma" kriteri olarak benimsenmesi, yükseköğretim kurumlarındaki müzik bölümlerinin ve konservatuvarların bu eksende şekillenmesine yol açmıştır. Ancak gelinen noktada, toplumsal dokudan kopuk, sadece belirli bir estetik, sanat anlayışa hizmet eden ve Türkiye’nin bin yılı aşkın makamsal müzik mirasını ikincil plana iten bu sistemin sürdürülebilirliği ciddi şekilde sorgulanmaktadır. Türkiye’nin sosyo-kültürel gerçekliğiyle uyumlu, yerel mirası evrensel pedagojik yaklaşımlarla harmanlayan bir modelin inşası, sadece bir kültürel tercih değil, aynı zamanda ulusal bir eğitim zorunluluğudur.
Müzik Eğitiminde Paradigma Çatışması ve Tarihsel Kökenler
Türkiye’de müzik eğitiminin kurumsal kimliği, 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Musiki Muallim Mektebi ile kristalize olmuştur.1 Bu kurumun temel amacı, yeni rejimin ihtiyaç duyduğu müzik öğretmenlerini yetiştirmek ve aynı zamanda Batı müziği sistemi ve teorisini Anadolu coğrafyasına yaymaktı. Bu durum kültürel emperyalizmin modern kılıf giydirilerek sunulmasından başka bir anlam taşımıyordu. Bu süreçte Batı müziği, "ilerleme" ve "rasyonalite" sembolü olarak görülürken, Türk Müziği (Klasik Türk Musikisi ve Türk Halk Müziği, Tasavvufi Müzik), "eski" ve "monofonik" olduğu gerekçesiyle akademik dışlanmaya maruz bırakılmıştır.1 Devamında eğitim sisteminde yok sayılmış iletişim kanallarından Radyoda yasaklanmaya kadar varan absürt bir durum ortaya çıkmıştı.
Günümüzde yükseköğretim düzeyindeki müzik okullarının idari ve akademik modelleri incelendiğinde, bu geleneksel idari modelin halen baskın olduğu görülmektedir. Müzik eğitimi araştırmacıları, mevcut müfredatların çoğunlukla Batı klasik müziği üzerine inşa edildiğini ve bu kültürün ülkenin sosyal hayatına etkin bir şekilde entegre edilemediğini vurgulamaktadır.1 Batı müziği ve onun beraberinde getirdiği yaşam tarzı, Türkiye’nin geniş halk kitleleri tarafından tam anlamıyla içselleştirilememiş; bu durum, akademik müzik eğitimi ile toplumsal müzik pratiği arasında derin bir uçurum yaratmıştır.2
Mevcut Kurumsal Yapı ve Konservatuvar Dağılımı
Türkiye’deki devlet konservatuvarlarının ve müzik fakültelerinin sayısal dağılımı, sistemdeki Batı odaklı dengesizliği açıkça ortaya koymaktadır. Her ne kadar son yıllarda Türk Müziği odaklı kurumların sayısında bir artış gözlense de bu kurumlar halen ana akım müzik eğitimi içinde "alternatif" veya "özel ilgi alanı" konumunda kalmaktadır.
|
Konservatuvar Adı |
Şehir |
Odak Noktası ve Temel Bölümler |
|
Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı |
Ankara |
Batı Müziği Odaklı 2 |
|
Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı |
Ankara |
Senfoni Orkestrası ve Opera Odaklı 3 |
|
İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı |
İstanbul |
Geleneksel Türk Müziği ve Çalgı Yapımı 2 |
|
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı |
İstanbul |
Batı Klasik Müziği ve Bale 2 |
|
Gaziantep Üniversitesi Türk Müziği Konservatuvarı |
Gaziantep |
Türk Halk ve Sanat Müziği 3 |
|
Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı |
İzmir |
Türk Müziği ve Ses Eğitimi 2 |
|
Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı |
Eskişehir |
Batı Müziği, Tiyatro ve Çalgı Yapımı 2 |
|
Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı |
Zonguldak |
Yaylı Çalgılar ve Opera Odaklı 4 |
|
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi |
Ankara |
Çok Disiplinli (Geleneksel ve Batı) 2 |
Tabloda görüldüğü üzere, Türkiye genelindeki 40'a yakın devlet konservatuvarının büyük bir kısmı, kuruluş felsefesi olarak Batı müziği performansını esas almaktadır.2 İTÜ TMDK veya Ege Üniversitesi gibi kurumlar istisnai başarılar sergilese de genel yapı hala 19. yüzyıl Avrupa konservatuvar modelinin bir kopyası niteliğindedir.
Zonguldak (BEUN) Üniversitesi Örneğinde Kurumsal Analiz: Senfonik Odak ve Yerel Kopukluk
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Devlet Konservatuvarı, sistemdeki yapısal sorunu somutlaştıran en güncel örneklerden biridir. Kurumun eğitim faaliyetleri, bölgesel ihtiyaçlardan ziyade, sanki bir metropol senfoni orkestrasına eleman yetiştirme amacı gütmektedir.5
Müzik Bölümü ve Çalgı Branşlarındaki Batı Egemenliği
Müzik Bölümü’nün 2010-2011 yılında ilk öğrencilerini Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı’na kabul ederek başlaması, kurumun önceliklerini net bir şekilde göstermektedir.5 2024-2025 akademik yılı itibarıyla sunulan çalgı branşları incelendiğinde, makamsal müzik geleneğine dair hiçbir ana branşın bulunmadığı görülmektedir.
|
BEUN Devlet Konservatuvarı Çalgı Branşları |
Branş Kategorisi |
Eğitim Kapsamı |
|
Keman, Viyola, Viyolonsel, Kontrabas |
Yaylı Çalgılar |
Batı Müziği Teknikleri ve Repertuvarı 6 |
|
Obua, Flüt |
Üflemeli Çalgılar |
Senfoni Orkestrası Literatürü 6 |
|
Piyano |
Tuşlu Çalgılar |
Klasik ve Romantik Dönem Odaklı 6 |
Kurumun ders programları; Esas Meslek Dersleri (EMD), Yardımcı Meslek Dersleri (YMD) ve seçmeli dersler olarak kategorize edilmiştir.6 Ancak bu kategorilerin içeriği, tamamen Batı müziği kuramı üzerine inşa edilmiştir. Örneğin, Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı’ndaki bir öğrenci için "esas meslek", Paganini, Bach veya Brahms etütleridir. Bu öğrencinin kendi yaşadığı toprakların müziği olan Türk makam sistemine dair derinlemesine bir eğitim alması, mevcut müfredat yapısında mümkün görünmemektedir.
Dr. Murat Karabulut – Köşe Yazarı
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
E-posta: mkarabulut@gazeteankara.com.tr
www.gazeteankara.com.tr
“Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi”