Osmaniye Bahçe Köyü’nde Taş Ocağına Karşı Toplumsal Duyarlılık Büyüyor
Osmaniye Merkez ilçeye bağlı Bahçe Köyü’nde vatandaşlar, köy yaşam alanına çok yakın bölgede planlanan taş ocağına karşı toplumsal bir tepki gösteriyor. 30 yıllık zeytinliklerin, maki ormanlarının ve köy ekosisteminin zarar göreceği endişesiyle köylüler, “Burası nefesimiz, geleceğimiz” diyerek yetkililere seslendi.

Üç Köy, Tek Ses: “Taş Ocağına İzin Vermeyeceğiz”
Osmaniye Merkez’e bağlı Bahçe, Babaoğlu ve Kırmacalı köylerinde halk, bölgede yapılmak istenen taş ocağı projesine karşı traktörleriyle yollara çıktı.
Köylüler, daha önce aynı bölgede açılmak istenen bir taş ocağı projesinin mahkeme kararıyla iptal edildiğini hatırlatarak yeni girişimin de durdurulmasını istedi.
Emekli imam Mehmet Keçebaş, taş ocağının yalnızca doğayı değil, köydeki yaşamın tamamını tehdit ettiğini belirtti:
“Buraya taş ocağı açılırsa köydeki hayat biter. Orman yok olur, hava tozdan solunmaz hale gelir. 30 yıllık zeytinliklerimiz var, hepsi zarar görecek. Biz köy halkı olarak buna izin vermeyeceğiz.”
Köy sakini Mehmet Düzgün ise üç köyün de doğrudan etkileneceğini vurguladı:
“Burası Babaoğlu, Kırmacalı ve Bahçe köylerinin tam ortasında. Konuyu idare mahkemesine taşıdık, ayın dördünde keşif yapılacak. Ancak keşif yapılmadan çalışmaların başlaması köylüyü tahrik ediyor. Mahkeme karar vermeden ocağın açılmasına izin vermeyeceğiz.”

Köylüler, proje sahasının Babaoğlu Kalesi’ne 500 metre, Bahçe Köyü’ne 300 metre ve Kastabala (Hierapolis) Antik Kenti’ne 3 kilometre mesafede olduğunu belirterek, “tarihi, tarımı ve doğayı birlikte tehdit eden bir proje” ifadesini kullandı.
Bilimsel Veriler Tehlikeyi Net Şekilde Gösteriyor
Uzmanlara göre, açık taş ocağı işletmeleri özellikle Akdeniz kuşağındaki orman ve zeytinlik alanlarda geri dönüşü zor ekolojik tahribatlara yol açıyor:
- Orman Genel Müdürlüğü Teknik Raporu (2017), bu tür faaliyetlerin toprak yapısını bozduğunu, erozyon riskini artırdığını ve yerel iklim dengesini olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor.
- Dergipark Akademik Çalışmaları (Forestist, 2020) açık ocak işletmelerinde partikül tozun zeytin ağaçlarında döllenmeyi engellediğini, yaprak gözeneklerini tıkayarak meyve verimini düşürdüğünü belirtiyor.
- Akdeniz Orman Ekosistemleri Üzerine Araştırmalar, toz ve titreşim kaynaklı gürültünün hem karbon tutum kapasitesini hem de yerel fauna dengesini bozduğunu vurguluyor.
Zeytin üreticilerine göre, bu etkiler kısa sürede sadece ağaçlara değil, toprağın canlı yapısına da zarar veriyor. “Toprak nefes alamazsa, köy de nefes alamaz” ifadesi, köylülerin endişesinin en özlü ifadesi haline gelmiş durumda.
Toplumsal Duyarlılık: Köyden Kente Yükselen Ortak Ses
Bahçe Köyü çevresinde oluşan toplumsal tepki artık yalnızca yerel halkla sınırlı değil. Bölgedeki sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, çevre platformları ve kanaat önderleri köylülerin yanında yer alıyor.
STK temsilcileri, “Bu yalnızca bir çevre meselesi değil, Osmaniye’nin geleceği ve toplumsal istikrar meselesidir” diyerek sürecin şeffaf biçimde yürütülmesini talep etti.
Uzman çevre mühendisleri de Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinin bağımsız uzman raporlarıyla yürütülmesi gerektiğini, kamuoyuna açık verilere dayalı olarak karar verilmesinin zorunlu olduğunu hatırlattı.
Siyaset Kurumundan Beklenti: Hassasiyet ve Kararlılık
Köylüler, başta Osmaniye Valiliği, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü olmak üzere ilgili tüm kurumların sorumluluk bilinciyle hareket etmesini bekliyor.
Bölge halkı, AK Parti, MHP ve CHP başta olmak üzere tüm siyasi partilere çağrıda bulundu:
“Bu topraklar hepimizin ortak nefesi. Devletin ve siyasetin görevi, doğayı, tarımı ve yaşamı korumaktır. Zarar vereceği önceden belli olan bir projeye yeniden izin verilmemeli.”
Köylüler, daha önceki süreçlerde MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’ye konunun arz edildiğini, Sayın Bahçeli’nin konuya yüksek düzeyde hassasiyet gösterdiğini ve önceki dönemlerde benzer projelerin bu duyarlılıkla durdurulduğunu ifade ettiler.
Bugün de aynı hassasiyetin sürdürülmesi hem devlet aklının hem de toplumsal faydanın gereği olarak değerlendiriliyor.
Gazete Ankara’dan Yerinden Bir Değerlendirme
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı’nın Kurucu ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Oğuz Poyrazoğlu, aynı zamanda Bahçe Köyü’nün sakinlerinden biri olarak bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyor.
Dr. Poyrazoğlu hem yerel kimliği hem de akademik bakışıyla süreci şöyle değerlendirdi:
“Bu mesele bir çevre tartışması değil, bir varlık meselesidir. Zeytin, orman, su ve hava bu köyün kültürel hafızasıdır. Mevzuat çerçevesinde durdurulan bir projenin yeniden gündeme getirilmesi, hukuki olduğu kadar vicdani açıdan da tartışmalıdır. Devletin bu noktada kalıcı ve kararlı bir duruş sergilemesi, bölgenin geleceği açısından zorunluluktur.”
Sonuç: Ekosistem, Kültür ve Toplumun Ortak Savunusu
Bahçe Köyü’nde yaşanan gelişme, yalnızca Osmaniye için değil, Türkiye’nin kırsal ekosistem politikaları için de örnek bir vaka niteliğinde.
Bilimsel veriler, toplumsal dayanışma ve siyasi duyarlılık aynı noktada birleşiyor:
Yaşam alanlarına, zeytinliklere, ormanlara dokunulmamalı.
“Gerçek kalkınma, toprağın ve insanın birlikte yaşadığı yerlerde mümkündür.”
Haber Editörü: Hasan Mutlu
E-posta: bilgi@gazeteankara.com.tr
WhatsApp Haber Hattı: +90 531 512 62 32
YORUM YAP